Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"1985 model bordo Mercedes, Mazhar Bey'in benden sonraki sevgilisi... Fotoğrafı kim çekti hatırlamıyorum ama arabanın sol tarafında Mazhar, Murat, ben, sağ tarafında Fikret Bey, Müjgan ve Ayla duruyordu. Hepimizin yüzünde bir ciddiyet, bi' tek Mazhar Bey gülüyordu. "Hatırladın mı Müzeyyen kumanı?" deyip kıkırdıyor Müjgan."
Sayfa 169 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
"- İçmezsen ölümü gör Müjgan. + Aa, sen iyice delirdin Müzeyyen, şimdi çağırırım bak hemşireyi. - Bak sana da yakıyorum, ölür giderim görürsün. + İyi ver, kör olasıca. Müjgan bir yandan içine çekti bir yandan öksürdü, ben bir yandan üfledim bir yandan güldüm. Bu Müjgan'ın ilk filtreli suçu oldu. Ve bu birlikte içtiğimiz ilk sigara, belki de son sigaramızdı."
Sayfa 132 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
Reklam
"Şener Şen denilince akar sular dururdu bende. Hatta bir filmi vardı "Kabadayı" diye, Ali Osman'dı karakterinin adı, o da unutuyordu benim gibi. Bir fotoğraf makinesi edinmişti Ali Osman, sevdiklerinin fotoğrafını çekip isimlerini yazıyordu altına, unutmamak için. Nereden geldiyse o geldi aklıma, hemen Müjgan'ı arayıp anlattım. Tam onluk bir işti. Yalnız bir şartım vardı, dedim ki, "Müjgan, kendi fotoğrafını koyma o albüme, ben seni zaten unutmam."
Sayfa 127 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
"Her yere yakışır Müjgan. Düğünde güzel oynar, cenazede güzel ağlar. Çok da güzel doğurur Müjgan. Evladım gibi severim evlatlarını. Murat'ımdan ayırmam Ayla'yı, Necdet'i. Neyse ezan okunmadan bir bardak daha su içip öyle yatayım en iyisi. Ramazanın ilk gününden perişan etmeyeyim kendimi."
Sayfa 100 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
"Çok severim Müjgan'ı, kalbime kara bulutlar doluşsa Müjgan açtırır güneşleri. Öyle bir laf eder ki en karamsar anımda, bir bakmışsınız tüm dallarımda çiçekler açmış. Mahalleli de bilir bizim dostluğumuzu. Müzeyyen davet edildi mi Müjgan'a söylemeye gerek kalmaz, terzi aynı kumaştan bir değil iki elbise diker, sabahları fırından alınan sıcak ekmek bile ikiye bölünerek biter. Ege, Akdeniz ya da Marmara Denizi de bilir bizi... Müjgan ve Müzeyyen ayrılmaz."
Sayfa 100 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
"İyi ki buraya getirmeyi akıl etmişim canım radyomu, ne güzel, yarenlik ediyor bana. Müjgan'ın yaptığını yapıyor o da, eskilerden anıları toplayıp koyuyor kulağıma. Müjgan olsa, "Hatırlar mısın Müzeyyen?" derdi. Radyo öyle demiyor, bazen, "Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini." diyor, ben ona, "Nasıl unuturum zeytin karası gözlerini ayol o kadar da bunamadım ya!" diyorum. Bazen, "Hatırla sevgili o mesut geceyi." diyor. "Bak ona söz veremem işte, bizim çok mesut gecemiz oldu Mazhar Bey'le, hangisini hatırlayayım?" diyorum..."
Sayfa 98 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
Reklam
"Ne çok özlemişim oğlumu. Minik elleriyle parmağımı tutan o bebek de, şimdi karşımda oturan huysuz adam da aynı kişi. Bir anlık gülüşünde tekrar çocukluğuna dönüyor. Murat gülünce ben de gençleşiyorum. Murat gülünce mavi elbisemi giyip Eskişehir'de Mazhar'la kol kola yürüyorum. Murat gülünce her şeyi hatırlıyorum, Murat gülünce Müjgan'ın limonlu kekinden kocaman bir dilim daha yiyorum. Murat gülünce Ayvalık'ta bir sofra kuruluyor, Murat gülünce babası gibi gülüyor..."
Sayfa 95 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
"Müjgan başında kırmızı kurdelesi, yanı başındaki komodinde çiçekleri, sol yanında kocası, kucağında bebesi ile gülüyor bana. Ay yüzlü bir kız doğurmuş Müjgan. Çorbasını içiriyorum, sırtındaki yastığı düzeltiyorum, beslemesi için bebeğini kucağına veriyorum, doyduktan sonra tekrar yerine yatırıyorum. Murat da çok şaşırıyor bu kadar minik bir insan gördüğü için. Başında durmuş inceliyor. "Parmakları bile var anne." diyor."
Sayfa 91 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
"Nereden estiyse yazmış gene bizimki mesajda. "Hayatta en çok neyden korkarsan o geliyor başına. Evlada titriyorsan önce evlattan çekiyorsun, aile diyorsan kocadan yüzün gülmüyor, evim yuvam bir olsun, daim olsun diye çabaladıkça içinde huzur kalmıyor. Huzur da kalmayınca çok yoruluyor insan Müzeyyen." Bana demiş bir de, sanki ben bilmiyormuşum gibi. Ben bir yalnız kalmaktan bir de akılsız kalmaktan çok korkardım hep. Geldi başıma, işte benim hâlim ortada da Müjgan'a ne oldu acaba?"
Sayfa 81 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
"Kocam ve oğlumla çok mutlu olduğum küçücük dünyam, Müjgan'ın dostluğuyla daha da renklenmişti. Mutfak sohbetlerimizde annemi, pazarda dolaşırken ablamı, dertleşirken eski dostum Hale'yi buluyordum Müjgan'da. Mazhar Bey iş seyahatlerine gittiğinde bizde kalırdı Müjgan, Murat'ı uyutup sabahlara kadar sohbet ederdik. Fikret Bey pek iyi adamdı, "Aman Müjgan, Müzeyyen Hanım'la Murat'ı yalnız bırakmayalım Mazhar yokken." derdi. Onların da bir muradı olsaydı keşke. Şehir şehir gezmekten çocuk yapmaya cesaret edememişlerdi ama, "Artık kurulu bir düzenimiz oldu, zamanı geldi." diyordu Müjgan."
Sayfa 79 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
Reklam
"Akıl demişken, iki gün önce Fatma Hanım ve Hulusi Bey'le kahve içerken gidivermiş gene aklım. Hiç benzememelerine rağmen Mazhar demiş durmuşum adama. Fatma Hanım dünkü yürüyüşte anlatırken yerin dibine girdim utancımdan. Ben de telefonda Müjgan'a anlattım, çok güldü. "Adamı gözüne kestirdin demek." deyip dalga geçti epey. Anlatmaz olaydım, söyler söyler durur artık."
Sayfa 77 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
"Müjgan sağ olsun tutup getiriyor seni bazen. Senden konuşuyoruz. Çok gençsin, bazen bir ağacın önünde durmuşsun, bazen sağımda, bazen solumda. Şimdi ise sadece solumdasın, solumda bir yumru, bazen de boğazımda bir düğüm. Damlayamayan gözyaşım demeyeceğim, ben seni çok damlattım. Beni bu hâllere düşürdün ya, aşk olsun sana Mazhar Bey, aşk!"
Sayfa 73 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
"Müjgan ve Fikret vardı sonra. Bizim dostlarımız. Ne masalar kurar, ne sohbetler ederdik. Çok severdin sen Fikret Bey'i. Ben seni ikna edemezdim bazen. Dik başlıydın ama Fikret Bey söyleyince dayanamaz yapardın. Biz de seninle iki iyi dosttuk. Niye gittin Mazhar Bey? Niye tek bıraktın beni?"
Sayfa 72 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
"Sahi neredeydi Müjgan, hiç bu kadar geç kalmazdı. Kafamda kötü senaryolar yazarken, "Müzeyyen Teyzem, iki gün önce geldi ya Müjgan Hanım, sorup durma her gün daha bir ay uğramaz buralara." dedi Melek. Gene günleri karıştırdım demek. Neyi doğru hatırlıyorum ki zaten. İçtiğim ilaçlar hiç mi işe yaramıyor? Kaç çocuğum vardı benim? Eşimin ismi neydi? Burası benim salonuma benzemiyor. Çiçeklerimi suladım mı bugün? Babam işten kaçta dönecek? Hah hatırladım. "Sahi Müjgan, Melek Hanım nerede?"
Sayfa 40 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
"Oh, iyi. Müjgan ziyaretime gelir bugün, sipariş verdiğim lavanta kolonyamı da getirir... Her ayın son perşembesi, mutlaka eski bir fotoğrafla çıkagelir. Anlatır da anlatır. "Ah be Müzeyyen Hanım, ne kadar kırışmışsın, o gür kıvırcık saçların seyrelmiş, dolgun yanakların çökmüş, etrafındaki kalabalık dağılmış, o başını ağrıtan sesler..."
Sayfa 39 - Müzeyyen GünerKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.