Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hüseyin Akagündüz

Hüseyin Akagündüz
@murathanl
25 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Rusların İç Göç Siyaseti
Rus imparatorluk yetkilileri yurtdışından yerleşimcileri (Almanları, Bulgarları, Ermenileri, Yunanlıları) Kırım'a yerleşmeleri için teşvik ediyorlardı. Fakat ilk başlarda Rusları ve imparatorluk içindeki diğer Doğu Slavlarını çekme konusunda başarılı olamadılar ve bu anlamda iç göç 19. yüzyılın ilk yarısına kadar hep sınırlı kaldı.
Reklam
Kırımlı Çiftçiler
Kırım çiftçileri köylerde örgütlüydüler; toprak ortaklaşa işleniyordu ve toprak sahibi (genellikle kabile veya beylik liderleri ) vergileri köyden topluca alıyordu. Polonya - Litvanya ve Moskof 'un aksine Kırım Hanlığı'ndaki köylüler hiç bir zaman serf olmadılar ve istedikleri zaman toprağı terk edebiliyorlardı. Kırım tarımının en önemli ve kazançlı ihracat ürünleri arasında meyve, tütün ve bal vardı.
Kırım Nedir
Bol güneş alan bir memleket. Tropikal esintilerin çok çeşitli ot, ağaç, bitki ve ürettikleri baharatların rayihasını peşine takıp getirdiği bir memleket. Geniş sahilleri denizlerinin hem beden hem de ruha deva hafif tuzlu sularıyla yıkana bir memleket. İşte Kırım budur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Önsöz'den
Umuyorum ki bu kitap Türkiyeli okurlara kendi ülkelerinin tarihsel jeopolitik alanını (Karadeniz ve çevresindeki tüm topraklardan bahsediyorum) daha iyi anlamalında yardımcı olacaktır. Bu alandaki topraklara yalnızca Kırım değil, Kırım'ın coğrafi ve siyasi temellerde en doğallıkla bağlı olduğu ülkenin geri kalanı olan Ukrayna da dahildir.
Almanlar ve Kırım
II. Dünya Savaşı öncesinde, Almanların da Kırım'a dair çeşitli planları bulunmaktaydı. Onlar Kırım'ın kendi topraklarına dahil edilmesi, bölgenin Alman subayları için bir tatil beldesi haline getirilmesi veya İtalyanlarla ihtilaflı oldukları Güney Tirol Almanlarının buraya yerleştirilmesi düşüncesini taşıyorlardı. Bu düşüncelerini gerçekleştirmek için ise, Kırım'da yaşayan Ruslar, Ukraynalılar, Kırım Türkleri dahil herkesin sürgün edilmesi gerektiğine inanıyorlardı.
Sayfa 302Kitabı okudu
Reklam
Asırlar boyunca sürekli değişen bozkır dünyasında hanedanlara yardım eden kabilelerin devamlılığından bahsedilebilir. Dört bey sistemi, kuşkusuz han seçimi seramonisiyle bağlantılı olup, han olarak seçilen kişi, Karaçi beyleri tarafından beyaz bir örtü üzerinde hanlığa yükseltilirdi. Ayrıca Dört Bey sisteminin, göçebe toplumlarda daima gizli bir şekilde var olduğu, ancak merkezi otoritenin zayıfladığı ve yeni bir hanedan kurulmaya imkan bulunduğu zamanlarda ortaya çıktığı da düşünülebilir.
Türklerin tarih sahnesine Asya kıtasında çıktığı, daha ilkokulda öğrendiğimiz temel bilgiler arasındadır. Bu sebeple Türkler Asya'ya hala derin hissi bağlarla ilgi duyarlar. Ancak, bugün Türk nüfusunun ne kadarının bu coğrafyada yaşadığı, Türklerin tarihi kültür mirasının bu coğrafyada ne oranda sürdürülebildiği suallerinin ne yazık ki sevindirici cevapları yoktur. İlk büyük hakanlıkların kurulduğu ata yurdumuzdaki hakimiyet büyük oranda elden çıkmıştır.
Abdülhamid ve Eğitim
Aslında Abdülhamid bir yandan Batı rejimleri ve ekonomilerine karşı aldığı tedbirler ve meşrutiyet rejimini geri getirmeye çalışanlara yani Batıcı aydınlara karşı izlediği politikalarla tutucu bir görüntü verirken, bir taraftan da ortaokula denk düşen rüştiyelerde ve liseye denk düşen idadilerde Batı'yı düşünce bakımından benimseyen bir yeni nesil yetiştiriyordu.
Tanzimat
Bir bakıma Tanzimat'ı, temel kurumları bozulmuş olan Osmanlı İmparatorluğu'nun, yepyeni bir medeniyetle yükselen ve saldırıya geçen bir Avrupa'nın ezici üstünlüğü karşısında yeniden teşkilatlanma girişiminin kesin aşaması olarak kabul etmek mümkündür. Bu hareketin genel tarih içindeki geniş anlamı budur.
Vergi ve Asker Toplamada Yenilik
Vergi ve asker toplama yetkisini padişahın bir beratı ile resmen ele geçiren bu sınıf mensuplarının önde gelenleri 18. yüzyıl ikinci yarısında, örneğin Anadolu'da Karaosmanoğlulları, Yozgat ve havalisinde Çapanoğulları, Rumeli'de Vidin ve Rusçuk ayanları, Yanya'da Tepedelenli Ali Paşa gibi yerel güç sahibi hanedanların ortaya çıkmasına yol açmış, bazılarına paşalık unvanı dahi verilmiştir. Kayda değer ki, yerel hanedanlar idaresindeki bölgeler, ekonomik gelişme göstermiştir.
Reklam
Katip çelebi
[Katip Çelebi'nin] Yirmi yılda tamamladığı Keşfü'z-zünun, İslam medeniyetinin yazılı eserlerini on beş bine yakın kitap ve on bine yakın yazarı ile tanıtan büyük bir biyografya ve ansiklopedidir. Batı ilim çevrelerinde Keşfü'z-zünun kadar ilgi toplamış, değer kazanmış başka bir kitabımız nadirdir. Eser bugün oryantalistlerin kullandığı bir el kitabıdır.
İmparatorluğun Doğrulması: Selim Giray ve Fazıl Mustafa Paşa
Bu sırada ve bu kadar çetin koşullar içinde Osmanlı Devleti'ni tam çöküşten iki adam kurtarmıştır. Gelişmelerin devlet için korkunçluğunu kaybederek çok daha elverişli bir yola girmesi, milletlerarası siyasette ortaya çıkan gelişmelerle beraber, onların imanı ve çabaları sayesinde mümkün olmuştur. Devletin Celaliler elinden kurtulmasında, Avusturyalıların Balkanlar'dan geri atılmasında ve tam bozgun ruhu içinde bulunan Osmanlı ordusuna eski moral gücünü geri getirmekte Selim Giray nasıl önayak olmuşsa, şimdi idare başına geçen devlet adamı Köprülü Fazıl Mustafa Paşa da aldığı bir sıra tedbirlerle orduyu ve idareyi düzene sokmuştur.
Sayfa 237Kitabı okudu
O'nu (Mevlana'yı) keşfettiğimde, bütün diğer çalışmalarımdan vazgeçtim. Çünkü onun eserinde sonsuzluğu gördüm. Okuyucuları/dinleyicileri olağanüstü şairane söyleyişle nasıl çektiğini göreceksin. Her şeyi bırakıp onunla ilgilenmeye başladım ve vaktimi o şekilde harcadığım için pişman değilim.
''Bizden evvelki ecdadımızın eserlerini ve hallerini inceleyenler onların hayatını ma'nen uzatmış ve sonrakilerin fikirlerini de nurlandırmış olurlar ki bu güzel hizmet insanlık alemini o hizmet gören hakkında övgüye yöneltir. Manevi büyüklerimiz olan geçmişlerimize karşı hürmet hissi ve sevgiyle dolu olmayan kalpler yüce duygularla dolamayan katı kalpler hükmündedir ki böyleleri aşkıyla dolu olan kıymet bilir ümmetin nezdinde reddolunmuş eleştirilmişlerdendir.'' İbnülemin Mahmut Kemal İnan
Yorulmak Bilmeyenler
Sanki paşalık unvanı insanı yorgunluktan azade kılmakta, sanki devlet görevi kişiye daha çok dinlenme avantajı vermekte ve bu "arpalıklar" (E. Mezururs) insanı zamanın acılarına karşı korumaktadır. Elbette Osmanlı memurunu Şark usulü bir tembellik timsali haline getirmemek, ama paşaların devlet dairelerinin hayhuyuna çok fazla bulaşmadıklarını da kabul etmek gerekir. Devlet, ihtiyarlarıyla ilgilenmektedir: Sık hasta olan ve yaşı ilerlemiş bu yüksek memurlara merhametle yaklaşılır. Belli bir yaştan sonra iklimden kaynaklanan güçlüklerle karşılaşıldığında bazı paşalara kısa sürede istifa etme imkanı tanınır. Bazısı Paris'te sürdürdüğü hayatın sağlığını tehdit ettiğini bildirir bildirmez İstanbul'a dönüş izni alır. Tedaviye ihtiyacı olan biri Bursa'ya kaplıcalara yollanır. Kuşkusuz paşalara herhangi birinden daha iyi bakılır. Kuşkusuz sultana yakın olanlar için saray hekimleri seferber edilir. Zaten ölümün eşiğine gelmiş bu değerli insanlar en iyi tıbbi tedavi imkanlarından mahrum bırakılamazlar ya?
Sayfa 468Kitabı okudu
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.