Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Murat Paçal

Murat Paçal
@muratpacal
Antalya
5 okur puanı
Şubat 2022 tarihinde katıldı
Şimdi izninizle upuzun yıllar, göz açıp kapayana kadar geçsin... Masalların en güzel yanlarından biri, olaysız zamanların böyle çabuk geçebilmesidir zaten. Gerçek hayat hiç de öyle değildir, olmadığı da iyidir. Zaman ancak tarihte çabuk geçer. Tarih de zaten kocaman bir masaldan başka nedir ki? Yalnızca geçen yılların yerine, geçen yüzyıllar konmuştur, ma- sallar tarih olup çıkmıştır.
Reklam
"Ne zaman sonu hüzünlü biten bir film izlesem, hep bir kere daha izlerim. Nedenini biliyor musun?" Bu kez cevabı biliyordum. İyi hatırladığım bir anıydı. Hatta Buenos Aires'ten dönüş uçuşumuz boyunca, ayrıldıktan sonra bile umut etmeyi kesmediğim bir şeydi. "Evet, biliyorum." "Peki cevap ne?" "Belki bir sonrakinde mutlu sonla biteceğini umut ediyorsun."
Sayfa 100 - Dex YayıneviKitabı okudu
Annemin eskiden kediler hakkında hep söylediği sözleri hatırladım: "Kendimizi kedilerin sahibi sanabiliriz ama öyle değildir. Kediler basitçe arkadaşlıklarının zevkini yaşamamıza müsaade ediyorlar."
Sayfa 164 - Dex YayıneviKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayatın hep tersine işlemesi ne tuhaf. Yetişkin kılığına bürünen çocuklardır, şimdiyse çocuk gibi davranan büyükleriz.
"Hayatında ilk kez dünyanın bir anlamı olduğundan şüphe etmeye başladı, kendini tüm umudunu kaybetmiş bir insan gibi hissetti ve bağırdı, burada öleceğim."
Reklam
Bu pazar sabahı papazın kitaptan okuduğu kısımdaki herifler, söz dinlemeyip kumların üstüne ev kuruyorlardı ve sonra yağmur yağıyor gök gürlüyor ve ev yıkılıyordu. Ama bence insanın kumların üstüne ev kurmak için çok salak olması gerekirdi, ayrıca kankalarıyla komşuları da onu uyarıp salaklık ettiğini söylemiyorlarsa çok fesat ve pis herifler olmalıydılar.
Auri bacadan atladı ve saçlarını arkasında dalgalandırarak seke seke yanıma geldi. "Merhaba Kvothe." yarım adım geri çekildi. "Leş gibi kokuyorsun." O günkü en içten içe tebessümümü ettim. "Merhaba Auri." dedim. "Sense güzel bir genç kız gibi kokuyorsun." "Evet," diye mutlulukla beni doğruladı. biraz yana çekildi, sonra tekrar kaşlarını çatarak topuklarında ileri geri sallandı. "Bana ne getirdin ?" diye sordu. "Sen bana ne getirdin?" diye karşılık verdim. sırıttı. "Armut olduğunu zanneden bir elmam var," diyerek onu gösterdi. "ve kedi olduğunu zanneden bir ekmeğim. bir de marul olduğunu zanneden bir marulum" "Demek ki akıllı bir marulmuş." "Hiç de bile," diye nazikçe homurdandı. " Akıllı bir şey hiç kendini marul zanneder mi hiç?" "Bir marul olduğu zaman bile mi ?" diye sordum. "Özellikle o zaman," dedi Auri. "Marul olmak yeterince kötü zaten. Bir de öyle olduğunu düşünmek ne feci." Başını kederle iki yana sallarken saçları su altındaymış gibi bu hareketi taklit etti. bohçamı açtım. "Sana biraz patates, yarım bir kabak ve bir somun ekmek olduğunu sanan bir şişe bira getirdim." "Acaba kabak ne olduğunu sanıyor ?" diye merakla sordu, başını eğip ona bakarak. ellerini arkasında kavuşturmuştu. "Aslında bir kabak olduğunu biliyor, " dedim. "Ama batan güneş taklidi yapıyor." "Peki ya patatesler?" diye sordu. "Onlar uyuyorlar," dedim. "ve korkarım soğuklar". kral katili güncesi i̇kinci gün : bilge adamın korkusu