1894, SELANİK Bir gün Mustafa'yla okuldan dönüyorduk. Birden boş, yıkık dökük bir arsanın ortasında birbirdir oynayan arkadaşlarımızı gördük. Ben, "Hadi biz de oynayalım," diye atıldım. Mustafa kararlı bir şekilde, "Ben oynamam," deyince bozuldum, "Hadi be nazlanma,'' diye karşılık verdim. "Oynamam dedim ya!"
Beni ağlatan "o"ydu, sonra gittim" o"nun kollarında ağladım ben. Bazen beni deli ediyor olsa da o benim herşeyim. On tane adam gibi adamı toplasan bi Mustafam etmez.
Reklam
Köyün ağası Mustafa Kocakafa, köydeki ihtiyaç sahiplerine zekatlık dağıtmış. Caminin önünde Gök Hüseyin " Ağa bir gömleklik de bana ver." demiş. Ağa biraz yüz eğince şöyle deyivermiş: Kul Mustafam eğme bana yüzünü Beytullah'a süresin yüzünü Çıplak kalsam giymem senin bezini Allah salarsa Yemen'deki kuzumu Benim sana ne muhtaçlığım kalır (Yemen'de kalan kuzusu İsa'nın ve Hüseyin dedemin ruhları şad olsun.)
"Sen cepheye gidersin, benim yüreğim bunu bilir. Senin için dua ediyorum bil! Ve de Mustafam, zaferi ele almadan dönme. Ben, seni beklemeyi bilirim." Vefatının 96. yılında Zübeyde Hanım'ı saygı ve minnetle anıyoruz 🌹
O, silaha sarılıp coşkuyla ülkesini kurtarmak için savaşan insan­lardan eser yok ortada artık. Nerdeler? Nerde bunca insan? Nereye kayboldular? Sanki yer yarılmış da içine girmiş hepsi. O güzelim coşku, derin bir kedere bırak­mış yerini.
1887, SELANİK O gün, Mustafa'nın babası Ali Rıza Bey çok sevdiği karısına ilk kez sesini yükseltti. "Zübeyde, Zübeyde! Mahalle mektebine göndermeyelim Mustafa'yı. Verelim çağdaş bir okula, zihni açılsın, ilim fen öğrensin.' Okuma yazma bildiğinden mahallede "molla" diye de anılan ve benim de tanıdığım zaman annem kadar seveceğim
Reklam
222 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.