Şermin Yaşarın kalemini seviyorum. Bu eserinde birbirinden iyi hikayeler var. Aslında yaşanmışlık da diyebilirim. Ben normalde bu tip eserleri çok sevemiyorum. Bir eserde çok hikaye olmasını değil de, bir tane olmasını seviyorum. Bu eserdeki en sevdiğim ise 'Aşk Olsun' adlı hikaye oldu. Sonu tüyler ürpertici bitti! Bir diğeri de kitaba ismini veren 'Gelirken Ekmek Al' oldu. Şermin Yaşar anadoluyu iyi tanıyor. Bunu kitaplarında görebiliyorum.
-Olup bitenlere asla akıl sır erdiremediğim, üzerinde çok düşündüğüm, hikâyelerin boşluklarını kendi hayal dünyamla doldurduğum geçmişi toparlayıp anlatabilmem mümkün değil.
-Anneler evlatlarının masumiyetini bir nişan gibi gözlerinin içinde taşıyorlar her zaman, bunu kaybederlerse eğer başka hiçbir şey göremeyecek kadar karanlık bir suçluluk duygusuna gömülüp kalacaklarını sanıyorlar.
-Bir fotoğrafa mutluluk, sevinç, şaşkınlık, hüzün, kırgınlık, hayranlık, pişmanlık, adını dilcilerin koymayı akıl edemediği yüzlerce duygu sığabilir mi?