Sarılmanın anatomisi
Sarılmak depresyon, sinirlilik gibi zihinsel problemlerin önüne geçer ve zihnimiz korunmuş ve güçlenmiş olur. Sevdiğimiz birine sarılma daha mutlu ve huzurlu hissetmemize yardımcı olur Mutluluk seviyeniz arttıkça acıya karşı direncinizde aynı oranda artar.
"Seks doygunluk, sevgi ise mutluluk arar."
Reklam
Burası allahına kurban olduğum yer.
Duyguların merkeze yerleştirilmesi sâdece bireyin conatus’u için değil, bu, toplumun, devletin, dünyanın ve tüm evrenin conatus’unun doğru anlaşılması; verili ahlâkın, inançların, politik tercihlerin, siyasî yönelimlerin vs. yeniden ve doğru biçimde anlamlandırılması ve üretilmesi için gerekti. İyi ve kötünün, doğru ve yanlışın, erdem ve erdemsizliğin, sevinç ve kederin yeniden tanımlanması gerekti. İnsano en baştan beri evrensel doğanın işleyişinden ayrı tutan, onı fetişleştiren, “imparatorluk içinde özerk imparatorluk” sayan; ahlâkın, dinî inançların ve toplumsal değer yargılarının baskısı altında duygularıma ve kendine, kendi bilincine yabancılaştıran kadim öğretilere savaş açmak gerekti. Örneğin iyi ve kötünün ahlâki ve kesin bir tanımının olmadığını, bunların belli bir mutluluk ve keder biçimi olduğunu; kişinin conatus’unu artıran şeyin “iyi”, eksilten şeyin de “kötü” olduğunu söyledi. Sâdece bu yaklaşım dahi, insanı geçmişinin yükünden, suçluluk duygusundan sağaltan bir işlev olaral çok önemli bir değişimin işâreti olmuştur. Bu yönüyle bakıldığında duyguların etik nosyonlara değil, etik nosyonların duygulara dayalı olması gerektiği ortaya çıktı. Bu anlamda düşünür, beden ve ruh düalizmini de sona erdirerek bedenin tek belirleyen olduğunu öne sürdü ve yüzyılların düalist yaklaşımını sona erdirdi.
Bir faninin hayatta daimi bir mutluluk araması kadar saçma ve gülünç bir şey yoktur.
Sayfa 101 - AYLAK ADAM YAYINCILIK
Beauvoir:
Ruh hekimleri, kadının âşığında babasının hayalini aradığını söylerler. Oysa çocukluğunda, baba olduğu için değil, erkek olduğu için kızın gözünü kamaştırmıştır babası. Bu yüzden her erkek aynı büyülü gücü paylaşmaktadır. Kadın, bir insanı başkasında canlandırmak değil, bir durumu, küçükken büyüklerin kanadı altında yaşantısını meydana getiren bir durumu geri getirmek ister. O çağda evi ve ailesiyle kaynaşmıştı ve yarı-edilgenliğin tadını çıkarıyordu. Aşk, ona babasını olduğu kadar annesini ve çocukluğunu da geri verecektir. Onun bütün istediği, başının üstünde bir dam, koskoca dünyada tek başına bırakılmış olduğunu hissettirmeyecek dört duvar ve kendisini özgürlüğünden koruyacak bir otoritedir. Bu çocukça dram, pek çok kadının aşkında yatmaktadır; kadınlar kendilerine, "Sevgili yavrum, küçük kızım" denilmesinden mutluluk duyarlar; erkekler, kadının gönlünü etkileyecek sözlerin arasında "küçücük bir kız gibisin" sözünün bulunduğunu bilirler. Pek çok kadının büyümekten acı çektiğini biliriz, bunun için kadınların çoğu inatla çocuk gibi' kalmakta, giyim ve davranışlarıyla çocukluk sürelerini sonsuz olarak uzatmaktadırlar. Bir erkeğin kolları arasında yeniden çocuklaşmak, onları çılgına çevirir. Sevgililer arasında konuşulan sözlerde ve yazılan mektuplarda, "Sevdiğim, kollarının arasında kendimi öyle küçük hissediyorum ki" cümlesi çok tekrarlanır. Erkek, "Bebeğim benim" der. Kadın, kendisinden "Senin minik yavrun" diye söz eder.
Sayfa 205 - Say Yayınları
Mutluluğun şiiri olmaz.
. Bir faninin hayatta daimi bir mutluluk araması kadar saçma ve gülünç bir şey yoktur. Hiçbir şey tamamen yararlı ve keyif verici değildir; mutlaka içinde bir burukluk, bir sızı, bir kin vardır. .
Reklam
51 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.