Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
FIKRA --- Padişahın en az 3 çocuk yapın talimatına uyan garibim , Nasrettin hocaya gelerek, "Hocam , 3 çocuk , hanım ve ben tek odalı evde çok sıkıntıdayız , bize bir çare." der. Hoca biraz düşünür ve "Bu gece keçiyi odaya alın." der. Sabah , garibim hocaya gelir ve "Hocam sıkıntı arttı." der. Hoca , "Bu gece eşeği de odaya alın." der. Sabah garibim öfkeyle hocaya "Hocam , odada sıkıştık , çok zordayız." der. Hoca , "Hele bi de ineği odaya alın." der. Ertesi sabah garibim burnundan soluyarak hocanın karşısına dikilir ve "Hoca , yeter , senden akıl istedik , tamamen sıkıntıya girdik , sana akıl soranın..." dediği anda hoca, "Bu gece keçiyi dışarı çıkar." der. Sabah garibim hocaya "Hocam , Allah senden razı olsun , bu gece biraz rahatladık." der. Hoca , "Bu gece de eşeği dışarı çıkar." der. garibim sabah hocaya "Daha da rahatladım" der. Hoca , "Bu gece de ineği dışarı çıkar." der. Sabah hocanın karşında garibim "Hocam , Allah sizden razı olsun. Bizleri rahat bir yaşama kavuşturdunuz," diyerek elini öper ve hep hocayı över. tıpkı bu günlerdeki sıkıntılı günleri savunan bazı KRALDAN ÇOK KRAL'ı savunan kişilerin düştüğü durum.
156 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Nasrettin Hoca, bildiğimiz Nasrettin Hoca... Tıpkı fıkralarında olduğu gibi aynı hazır cevap, aynı nüktedanlık. Güldürürken düşündüren. Rıfat Ilgaz, fıkralardan tanıdığımız bu Nasrettin Hoca'yı almış roman kurgusuna uyarlamış. İyi de yapmış; ortaya eğlenceli ve düşündürücü bir eser çıkmış. Kitabın ismi Nasrettin Hoca ve Çömezleri bir tek kitap ismi uymamış, çömezler Hocanın iki öğrencisi olsa da kurguda fazla bir yere sahip değiller. Nasrettin Hoca ve Eşeği Karakaçan ya da Nasrettin Hoca ve Timur, kitap ismi olarak daha uygun olurdu bence. Nasrettin Hocanın biri yaşlı biri genç iki karısı, bir oğlu, bir kızı ve eşeği Karakaçan bir de Anadolu'yu işgal etmiş Timur etrafında dönüyor kurgusal hikaye. Kurgu içinde peş peşe gelen bildiğimiz Nasrettin Hoca fıkraları hem eğlendirirken çoğu yerde düşündürüyor. Şairlerin Acemce şiir yazması, Selçuklu'nun resmi dili Farsçaydı, burada Hoca'nın Karamanoğlu beyliğini anması onu sevdiğini söylemesi en çok düşündürücü yeri. Türkçemize sahip çıkalım. Timur gibi birinin Asya'dan gelip de bu topraklara yerleşip barınması içimizdeki kendini tam adam sayan buçuk adamların dalkavukları sayesinde değil midir? Eğlendirici eğlenirken düşündürücü rahat okunan akıcı bir kitap... Keyifli Okumalar...
Hoca Nasrettin ve Çömezleri
Hoca Nasrettin ve ÇömezleriRıfat Ilgaz · Çınar Yayınları · 2017105 okunma
Reklam
Orijinal Nasrettin Hoca fıkraları küfürlü demişlerdi. Murat Bardakçı'nın yazdıklarına güvendiğim için sanırım inanıyorum
Halkın Dilinden Kurtulabilene
Hoca, oğlu ile bir köye gidiyormuş. Oğlunu eşeğe bindirmiş. Yolda onu görenler: - Hey gidi zamane gençleri! Yaşlı babası yayan gidiyor, oğlu eşeğe kurulmuş, hiç utanmıyor! demişler. Oğlu bu sözlerden rahatsız olmuş: - Baba! gel, eşeğe sen bin! demiş. Hoca eşeğe binmiş. Biraz gitmişler. Yine birine rastlamışlar. Adam: - İşe bak! demiş. Kendin eşeğe binmişsin, şu küçük çocuğu yürütüyorsun, sen de hiç insaf yok mu? Hoca bakmış ki olmayacak, çocuğu da eşeğin arkasına bindirmiş. Biraz daha gidince başka bir adama rastlamışlar. Adam onları görünce, başını sallamış: - Bir de Hoca olacak! demiş. Bir zavallı eşeğe iki kişi biner mi? Hoca kızmış. Eşekten oğlu ile birlikte inmiş. Onu önlerine katıp koyulmuşlar. O sırada bir adama daha rastlamışlar. Adam bunlara garip garip baktıktan sonra: - Allah, Allah! demiş. Bu ne budalalık! Eşek önlerinde bomboş, hoplaya sıçraya koşsun da kendileri bu sıcakta toza toprağı bulanarak, kan ter içinde yayan yürüsünler. Dünyada ne şaşkın adamlar var!.. Hoca bu sözleri de duyunca: - Bu halkın dilinden kurtulabilene aşk olsun! demiş. (Sıradışı yayınları seri 16)
Aklın Varsa Göle Koş
Nasreddin Hoca bir gün eşeğine binip ormana gitmiş. Biraz çalı çırpı toplayıp eşiğine yüklemiş, evine dönüyormuş. Bir ara topladığı çalı çırpının yaş mı kuru mu olduğu aklına takılmış. - En iyisi bir deneyeyim, demiş. Yanarsa kurudur, yanmazsa yaştır. Çalı çırpıyı bir ucundan tutuşturmuş. Kuru çalılar yanmaya başlamış. Eşeğin sırtını alevler sarmış. Sırtı yanan eşek, can havliyle koşmaya başlamış. Hoca ardından bağırmış: - Aklın varsa göle koş, göle!.. (Sıradışı yayınları seri 16)
Kolay Kolay Kaçamam
Dolunay çıktığı bir gece Hoca, evinde oturuyormuş. O sırada eve bir hırsızın girmeye çalıştığını görmüş. Karısına: - Hanım!demiş. Ben bir eve girmek istesem filan duayı okuyup, ayın ışıklarına sarılıp inerdim. Hırsız bu sözü duymuş. Biraz sonra Hoca'dan duyduğu duayı okuyup, ayın ışıklarına sarılarak kendini evin içine bırakmış, pat diye odanın ortasına düşmüş. Hoca: - Hanım! Kalk, demiş; mum yak. Eve hırsız girdi. Hırsızı tutalım. Hırsız, öteden seslenmiş: - Bırak efendi, bırak! Hiç acele etmeyin! Sende o dua, bende bu akıl varken kolay kolay kaçamam...(Sıradışı yayınları seri 16)
Reklam
Bari Zahmet Çekmesin
Hoca dağda odun keserken eşeğini kurt yemiş. Hoca gelince kurt kaçmaya başlamış. Öte yanda da oradan geçmekte olan bir adam: - Bre koş! Kurt kaçıyor! diye bağırmaya başlamış. Hoca: - Boşuna bağırma be kardeş, demiş. Nasıl olsa eşek gitmiş, bari tok kurt, yokuş yukarı zahmet çekmesin... (Sıradışı yayınları seri 16)
El, Elin Eşeğini
Varlıklı bir adamın eşeği kaybolmuş. Adamları dört yana dağılıp eşeği aramaya başlamışlar. Bu sırada rastladıkları Hoca'ya da eşeği aramasını söylemişler. Hoca, "Olur... Olur..." deyip yürümüş. Biraz sonra Hoca'yı bağlar arasında türkü söyleyerek dolaşırken görenler ne yaptığını sormuşlar. Hoca da: - Falan adamın eşeği kaybolmuş, onu arıyorum, demiş. Adamlar şaşırmış: - Aman Hoca'm! demişler. Bu nasıl eşek aramak böyle? Hoca işi pişkinliğe vurmuş: - El, elin eşeğini türkü çağırarak arar, demiş. (Sıradışı yayınları seri 16)
Bu kere sözünü tutmuş
Nasreddin Hoca çocukken, babası ne dese tersini yaparmış. Babası onun bu huyunu öğrendiğinden ne yapmasını isterse tersini söylermiş. Bir gün eşeğe un yükleyip değirmenden dönerlerken bir çaydan geçmeleri gerekmiş. Babası, yaya köprüsünden geçmiş, Nasreddin'e de: - Oğlum! Eşeği çayın geçit yerinden geçirme! demiş. Bunu duyan Nasreddin eşeği çayın geçit yerine sürmüş. Tam suyun ortasında un çuvalının bir yana eğildiğini gören babası haykırmış: - Oğlum! Çuval bana doğru eğrilmemiş, çaya düşmeyecek. Sakın doğrultma, daha itiver! deyince, Nasreddin: - Vallahi baba! Şu yaşa geldim, ne dedinse aksini yaptım. Bu sefer dediğini yapacağım, diyerek çuvala dokunur. (Sıradışı yayınları seri 16)
Allah'ın Rahmetinden Kaçılmaz
Günün birinde bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaktadır. Elbette yağmur yağdığı vakit ya koşulur, ya da bir yerlere sığınılır. Nasreddin Hoca da yağmurun yağışını ve sokakların yalnızlığını pencereden seyrederken bir de bakar ki yağmurdan kaçan bir adam… Hoca biraz dikkatli baktığında bunun bir komşusu olduğunu anlar ve pencereyi açarak; "Komşu, komşu, utanmıyor musun, niçin Allah'ın rahmetinden kaçıyorsun?" deyince adam koşmayı bırakır ve yavaş yavaş evine doğru gider. Bu arada adamın da ıslanmadık yeri kalmaz. Ertesi gün hava yine yağmurludur. Bu defa Hoca Efendi alışveriş için sokağa çıkmıştır. O, işini bitirip de hızlı adımlarla evine doğru giderken bir gün önceki komşusunun evinin önünden geçer. Bu sefer komşusu; "Hoca Efendi, Hoca Efendi, sen dün bana 'Allah'ın rahmetinden kaçılmaz. ' demiştin; bak şimdi kendin kaçıyorsun." deyince, Hoca komşusuna doğru döner ve "Be adam! Ben Allah'ın rahmetinden kaçmıyorum, Allah'ın rahmetini çiğnememek için koşuyorum." der.
Reklam
Karı kısmının çenesi açılmaya görsün. Alimallah bir fındık kabuğu doldurmayan şey için çuval dolusu lâf ederler.
Bir değirmenin üst taşı kuvvetli olursa, alt taşı ezer, alt taşı kuvvetli olursa, üst taşı bozar. İkisi birbirine denk olmalı ki, unu öğütsün. Er avrat dediğin de böyledir; malca, halca birbirine denk olmadılar mı, o evde dirlik, düzenlik kalmaz.
“Şu yalancı dünyada vefa mı kaldı! Bari kendi ayaklarımla gidip haber vereyim.”
"Hamur yapsam, kesenim hani? Ev süpürsem, gezenim hani? Böylesi dünyayı neyleyim ben!”
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 saatte okudu
Sufi Bilgesi Nasreddin Hoca
Sufi Bilgesi Nasreddin Hoca
Ergun Candan
Ergun Candan
Hem mevlevilik hem de Bektaşilik ile yoğurulmuş bir sufi bilgesi olan, yedisinden yetmişine fıkraları dillerde olan bize güldürerek öğretme yolunu kendisine hâl edinmiş Nasrettin hoca yı tanımayan yoktur. Bilgeliği ve fıkraları bu coğrafyayı aşmış ve bir çok coğrafyayı fethedmiş nice insana merhem olmuştur. Ergun hoca bu kitabında , hocanın fıkralarına yer verirken aynı zamanda sadece zahiri değil batıni anlamlarına yer vermiştir.
Sufi Bilgesi Nasreddin Hoca
Sufi Bilgesi Nasreddin HocaErgun Candan · Sınır Ötesi Yayınları · 201717 okunma
97 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.