Biz ince bel, elâ göz, sütun bacak için sevmedik güzelim,
Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda.
Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye!
Rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdik
ANLAYAMADILAR...
Lanet olsun ne muazzem şey seni sevmek! Sen benim aşkım, sen benim kızım, sen benim yoldaşım, sen benim küçük annemsin. Canım, bir tanem, seni sevemeden önce dünyayı sevmesini bile bilmiyormuşum. Bu şehir güzelse senin yüzünden, bu elma tatlıysa senin yüzünden, bu insan akıllıysa senin yüzünden...
Küsmek nedir bilir misin?
Küsmek dürüstlüktür.
Çocukçadır ve ondan dolayı saflıktır.
Yalansızdır.
Küsmek; Seni seviyorum'dur..
Vazgeçememektir.
Beni anlatır küsmek.
Kızdım ama hala burdayımdır, gitmiyorumdur,
Gidemiyorumdur.
Küsmek; nazlanmaktır, yakın bulmaktır, benim için değerlisindir.
Küsmek; sevdiğini söyle demektir.
Hadi anla demektir..
Küsmek; emin olmaktır, acabaları bitirmektir, umuttur.
Yani, diyeceğim o ki;
BEN SANA KÜSTÜM !
Sen artık bu kitapta: noktaları, virgülleri, satırları taşımıyorsun...
Sen artık bu kitapta: koşmuyor, bağırmıyor, alnını kaşımıyorsun...
Sen artık bu kitapta yaşamıyorsun...
Haydarpaşa garında 1941 baharında
saat on beş. Merdivenlerin üstünde güneş yorgunluk
ve telâş.
Bir adam
merdivenlerde duruyor
bir şeyler düşünerek. Zayıf. Korkak.
Burnu sivri ve uzun yanaklarının üstü çopur. Merdivenlerdeki adam
— Galip Usta —
tuhaf şeyler düşünmekle meşhurdur: «Kâat helvası yesem her gün» diye düşündü
5 yaşında. «Mektebe