Alıntıdır ; Eşim kazara enerji tasarruflu 8 ampulün bulunduğu kutuyu yere düşürünce tüm cam parçaları tuzla buz olup çevreye saçıldı. İlk iş, ayaklarına batmasın diye köpeklerimizi ortamdan uzaklaştırdık. Ben ise bütün düşüncesizliğimle alelacele büyük parçaları çıplak elle toplayarak çöpe attım ve hemen ardından elektrik süpürgesiyle küçük
Bir Hikaye: Tüccar ve Eşleri Zamanın birinde bir tüccar varmış. Bu tüccarın dört eşi varmış. Bu tüccar en çok dördüncü eşini severmiş. Her zaman en güzel kıyafetleri en güzel takıları en güzel ayakkabıları ona alırmış. Tüccar üçüncü eşini de en az onun kadar severmiş. Bu eşi tüccarın gurur kaynağıymış çok güzelmiş. Tüccar hep korkarmış ya bir gün
Reklam
THOMAS HARDY- SES
Ülkemizde "Çılgın Kalabalıktan Uzakta" ile tanıdığımız Hardy'nin şairliği kendi ülkesinde de romancılığının gölgesinde kalsa da ölümünden sonra anlaşılmış ve Modern İngiliz Şairlerince ustalığı onanmıştır. Hardy'nin 1912'de yitirdiği, şiirlerine konu olan ilk karısı Emily için yazdığını düşündüğümüz ve İsmail Aksoy'un çevirdiği Ses listemizde. İyi okumalar. Çok özlenen kadınsın, nasıl çağırırsın beni, çağırırsın, Söylersin ki sen artık o eski sen değilsin, Benim için tek olan biriydin, dersin ki değiştin, Fakat başlangıçtaki gibi günümüz apaydın. Duyduğum sen olabilir misin? Ben yaklaşırken kente Ayakta durarak beni beklediğin yere Bakayım o halde: evet, o bildiğimsin öylece, Hatta o ilk gök mavisi entarinde! Ya da meltem midir sadece, halsizliğinde Gelirken bana ıslak çayırlar arasından, Çözülmüşsün sen bir kere solgun hasretsizlikte, Duyulmaz mısın bir daha ne uzaktan ne de yakından? Sendeleyerek ilerlerim böylece ben, Etrafımda yapraklar dökülürken, Kuzey rüzgârı alıçlardan ince ince sızarken, Ve o kadın beni çağırırken.
PATRİCK SÜSKİND-KOKU FİLMİ
Patrick Süskind
Patrick Süskind
Koku
Koku
kitabını okuduktan sonra filmini de merak etmiştim. Izlemek ancak bu güne kısmet oldu. Hemen hemen izleyen herkes çok beğendiği için beklentim de yüksekti haliyle. Normalde kitapların kitap olarak kalmasını daha doğru bulurum, filmi/dizisi çekilen kitapların neredeyse hepsi kitabı yansıtmıyor. Farklı bir yönde şekilleniyor. Büyük bir hayal kırıklığı oluyorlar. Her ne kadar hâlâ favorim kitap olsa da, yönetmen Tom Tykwer, tüm bunların aksine kitaba neredeyse tamamen sadık kalarak filmi gayet güzel bir şekilde çekmişler.Film 2006 yılında 2 saat 27 dakika olarak vizyona girmiş. Özellikle baş rol de filme çok yakışmıştı, gayet güzel oynamış. Ve kitaptaki gibi filmde de +18 sahneler fazlası ile mevcut izlemek isteyenlerin göz önünde bulundurmasını tavsiye ederim... Filmi izlemeyi düşünüp, kitabı okumayan varsa kesinlikle önce kitabı okumalı. Kitabı okuduktan sonra film daha güzel oturuyor, alınan keyif daha çok oluyor bence. Çünkü her zaman kitap daha detaylı yazılmış film ise daha yüzeysel anlatılmış oluyor. Yüreği kaldıracak olan herkese şiddetle tavsiye edeceğim kitap&film ikilisi oldu... Herkese iyi geceler! :)
varoluş
Çok eski günlerde, daha sözlerin ilk titreşimleri dudaklarıma henüz geldiği zamanlarda, kutsal dağa çıktım ve Tanrı’yla konuştum, “Efendi, ben senin kölenim. Senin sırrın benim yasam olacak ve sonsuza kadar ona itaat edeceğim.” Fakat Tanrı bana cevap vermedi ve şiddetli bir fırtına gibi uzaklaştı. Ve bin yıl sonra kutsal dağa çıktım ve Tanrı’yla tekrar konuşup dedim ki, “Yaratıcı, ben senin yarattığınım. Sen beni balçıktan Şekillendirdin ve benim olan her şeyi sana borçluyum.” Ve Tanrı cevap vermedi, onun yerine bin kanadı varmış gibi hızla uzaklaştı. Ve bin yıl sonra kutsal dağa tırmandım ve Tanrı’yla tekrar konuştum ve dedim ki, “Baba, ben senin oğlunum. Bana merhamet ve sevgiyle hayat verdin ve ben de sevgiyle ve tapınmayla senin krallığını devralacağım.” Ve Tanrı cevap vermedi ve uzak tepeleri gizleyen bir sis gibi uzaklaştı. Ve bin yıl sonra kutsanmış dağa tırmandım ve Tanrı’yla tekrar konuşup dedim ki, “Tanrım, amacım, tamamlayıcım; ben senin dününüm ve sen benim yarınımsın. Ben senin topraktaki kökünüm ve sen benim göklerdeki çiçeğimsin ve biz güneşin önünde birlikte gelişiriz.” O zaman Tanrı bana doğru eğildi ve kulaklarıma tatlı sözler fısıldadı ve denizin kendisine doğru koşan dereyi kucaklaması gibi beni kucakladı. Ve vadilere ve ovalara indiğimde Tanrı da oradaydı. Halil Cibran - Deli Sizce ne anlatılmış?
İhtiyar Mecusi İslam’ın İran topraklarında yayılmaya başladığı zamanlarda ihtiyar bir Mecusi yaşarmış. Bu ihtiyar Mecusi yaşadığı yerde bir odaya kapanır ve kimseyle görüşmezmiş. Bu adamın taptığı bir putu varmış ve tüm vaktini puta tapmak ve ona hizmet etmekle geçirirmiş. Bir gün ihtiyar Mecusi bir sıkıntıya düşmüş. Kimseyle konuşup
Reklam
403 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.