Ne de güzel demiş Oğuz Atay "tanıştığımıza memnun olmadıklarımıza, tanıştığımıza memnun oldum demek".Türüm türüm samimiyetsizlik kokan tanışma faslı ve bu durumun içinde bulunma anı.
Merhaba;
Yusuf Atılgan’ın okuduğum ilk eseri, hediye edilen ilk kitabım ama ilk incelemem değil :)
-Aylak Adam’ı incelediğimde, Oğuz Atay ‘Tutunamayanlar’ roman bittikten sonra, kitabı ilk olarak Yusuf Atılgan’a göndermiş. Yusuf atılgan bir dönüş yapmayınca kırılmış haliyle. Çünkü kendi yazdığı Aylak Adam’da yer alan bir pasajdan 700 sayfalık bir
Kapıyı gene Selim’in annesi açtı. Başka kim açabilir? Sessizliği artmış. İçine gömülmüş. Sevindi. “Bir hatırınızı sorayım, dedim.” Aynı titizlik. Her taraf düzgün, temiz. Hiç arayan olmaz mı bu kadıncağızı? Olmaz. Selim’i oldu mu? Fakat bu yaşıyor. O öldü mü? Karşılıklı oturdular, konuşmadan. İçimizde onu en çok düşünen annesidir. Bizim gibi ukalalık etmez onun hakkında. Yalnız, rahmetliyi sevdiğini, onun ne kadar değerli bir insan olduğunu, kendisini nasıl yalnız bıraktığını düşünür şikâyet etmeden. Düşünür ve ağlar. Ayağa kalktı, evi dolaşmaya başladı: yavaş yavaş, acele etmeden. Ölüsünü bu banyoda yıkamışlar. Nasıl girebiliyor bu banyoya? Hiçbir izi kalmamış. Bozulmamış bir ölüymüş. Yıkayıcı, böyle ölü görmedim, demiş. Hiç ölmemiş gibiymiş: beyaz, düzgün, uzun. Üşümesiz. Tabutu ne kadar ağırdı. Ölü ağırlaşırmış. Ölübilim.
"Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok."
demiş Oğuz Atay. Biliyoruz ki zaten insanlar hayal dünyasında hayal kırıklıklarına yer vermezler. Selim ve Turgut hayallerinde olmayan şeyleri yaşadılar. Ölmeden birkaç defa öldüler. Bu yüzden incelememe alıntılardan başladım çünkü bazı kitaplar insan hayatlarından birer
Sevgili Albayım,
‘İki buçuk tarafı denizlerle dolu’ bu ülkeye doğmaktan kendimi mutlu saymaya çalışıyorum uzun yıllardır. Ancak ne ilkokuldaki abaküsüm ne de mühendislik fakültesinde bir hevesle aldığım hesap makinesinde sayma konusunda becerikli olamadım,o yüzden sana bu sayımın sonucunu söyleyemem. Yıllardır çalışıp çabalayıp bu gecekondunun