Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hoparlörü eline alan bir sanatçıdan daha güzeldi sahneyi büyüleyen sesin. Solmaya yüz tutmuş gecelerimi güzelleştiren şeydi büyüleyici sözlerin. Duygulanarak baktığım hediyen, gecelerime tanıklık eden bir servetti. Ben bilemedim kıymetini, sen üzülme sevdiğim. Konuşmalarınla Akdeniz akşamlarına öğrettin narinliğini. Kim bilir, uzaklardan gelecek
Kapitalizmin Gariplerine Müjde Olsun..
İlk okunduğunda başlık size “garip” gelebilir. Ancak makalenin sonuna gelindiğinde “garip” kelimesine yüklenen mana, daha bir anlam kazanacak üstelik kapitalizm sisteminin garipleri olmanın övüncünü duyacağız. Birçoğumuzun aşina olduğu, bir şekilde duyduğu ya da okuduğu; “gariplerin müjdelendiği” hadis, şöyledir: Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve
Reklam
Din meselesinin özüne dair…
Bir; Pagan Dinler. İki; Kitaplı, Peygamberli ya da Suni Dinler. Yani bir peygamber tarafından oluşturulan dinler. Pagan Dinler, yani çoktanrılı dinler, doğal dinlerdir. Tüm toplumun kolektif düşüncesi ve bilinciyle oluşturulur Pagan Dinler. Ama Kitaplı Dinler, bu işi tek başına Tanrı’dan, Allah’tan, Yahve’den mesaj aldığını, vahiy aldığını iddia
İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların "tecrübe" dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısı kesilmiş bir insana "tecrübeli" denir.
Sigmund Freud
Sigmund Freud
Sigmund Freud
İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların ''Tecrübe'' dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kesmiş bir insana ''Tecrübeli'' denir.
Sorun çıkmasın diye susuluyor ama can çıkıyor sonra!
Deprem zamanında aile apartmanının çatılı park ve oturma yerinde 9-10 aile birlikte kalmıştık. O durumda ve o kadar zamana rağmen bizleri ev sahibi, kendilerini hâlâ misafir sanan bazı dayımgiller vardı. Bu farkı rahatsızlık olarak algılamayın. Fazla rahatlıktan geliyordu. 6-7 ay geçince bazıları evlerine geçti, evi yıkılanlar da çatı altında
Reklam
Günaydın Dostlarım
Çünkü çok çalışan kalbin nasır tutmasına hissizlik denir bino. Sarmaşık kadar karmaşık bir duygu. Ne tarafını anlatsam diğer tarafı eksik... Savaş bitmiş de, nöbette unutulmuş asker gibiyim. ‘’ Ben sahip olduklarımın tadını çıkarmayı öğrendim hayatta. Sahip olamadıklarımın ve olamayacaklarımın acısına ise ayıracak zamanım yok. Hayat çok kısa. ‘’ Mine urganın şu sözlerine denk gelmemle beraber, aydınlanma ve kabulleniş. Bazen, ne yaparsan yap olmuyor demek ki, olmayanla uğraşmayım, olacak olanlara odaklanayım hissi. Vazgeçmişlik. hiçbir şeyi, hiç kimseyi önemsememek, bunun verdiği kafa rahatlığı. Tam da sistemin bizden istediği gibi. Sadece kendini sev mottosunun vücut bulmuş haliyim son zamanlarda. İyi mi kötü mü bilemedim ama en azından kafam rahat. Mağrur bir pişmanlık var ama hüzün kaplasa da içimi, doğru olmanın vakurluğu da var elde ey hayat. Yalan söyleseydim kazanacaktım belki ancak bilirim ki darağacında bile olsan doğruyu haykır... 'yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe..' denilen yerdeyim. + Geriye dönüp baktığımda ömrümün bir payını başkaları için harcadığımı fark ettim bino. - Ne kaybettiniz beyefendi? + Hislerimi bino. Çünkü çok çalışan kalbin nasır tutmasına hissizlik denir bino. A. KARAÇAY
Îmân herkeste aynı mıdır?
Sual: Peygamberlerin imanı ile diğer insanların imanları hep aynı mıdır, aralarında iman bakımından bir fark var mıdır? Cevap: Konu ile alakalı olarak İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor ki: “İmân; ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılı olan, Peygamber efendimizden gelen haberlere inanmak ve inandığını söylemek demektir. Her lisan ile söylemenin caiz olduğu, Dürr-i yektâda yazılıdır. İbadetler, imandan değildir. Fakat, imanın kemalini arttırır ve güzelleştirirler. İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe aleyhirrahme, iman artmaz ve azalmaz, buyuruyor. Çünkü iman, kalbin tasdik etmesi, kabul etmesi, inanması demektir. İnanmanın azı, çoğu olmaz. Azalan ve çoğalan bir inanışa, inanmak değil, zan ve vehim denir. İmanın kâmil veya noksan olması, ibadetlerin çok ve az olması demektir. İbadet çok olunca, imanın kemâli çok denir. O hâlde, müminlerin imanları, Peygamberlerin imanları gibi olmaz. Çünkü bunların imanları ibadetler sebebi ile kemâlin tepesine varmıştır. Diğer müminlerin imanları oraya yaklaşamaz. Her ne kadar, her iki iman, iman olmakta ortak iseler de, birincisi, ibadetler vasıtası ile, başka türlü olmuştur. Sanki aralarında benzerlik yoktur. Müminlerin hepsi, insan olmakta, Peygamberler ile ortaktır. Fakat, başka kıymetler, üstünlükler bunları yüksek derecelere çıkarmıştır. İnsanlıkları, sanki başka türlü olmuştur. Sanki, müşterek olan insanlıktan daha yüksek insandırlar. Belki, insan bunlardır, başkaları sanki insan değildir. Türkiye Gazetesi
Deniz olmak...
... “İnsan kirlenmiş bir nehirdir. Kirli bir nehri ondan hiçbir şekilde etkilenmeden kabul etmek için bir deniz olmak gerekir.” diyor Nietzsche... / Ne denir ki bu sözün üstüne.. Tüm kirliliği bağrıma basacak kadar keşke okyanus olabilsem... .
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.