Kaldı ki öykü, tıpkı diğer yazınsal türler gibi kuralları belirlenmiş, durağan, indirgenmiş, sabitlenmiş bir tasavvur değil, duygusal/dilsel/zihinsel sürekli bir yaratım sürecidir. Öykünün yönelimi ne olursa olsun kopmadığı tek şey yaşantıdır. Bu nedenle de akıp giden hayatı bir öykücü gözüyle kavrama, somutlama ve tanımlama çabası sürekli değişir.
Sayfa 8