Edgardo Vega bir sanat tarihi profesörüdür ve 18 yıl önce ülkesi El Salvador'dan Kanada'ya göç etmiştir. Belki birikim...belki bakış açısı...belki de gerçekte öyle olduğu için...ülkesine karşı en ufak bir sempati beslemez. Bir gün annesi öldüğünde tekrar oraya geri dönmek zorunda kalır ve 15 gün için bile olsa korkunç bir kabusun içine düşmüşcesine büyük bir endişeye kapılır...yüzleşmek, hatırlamak, tahammül etmek zor gelir... Bir çoğunun aksine memnuniyetsizliğini saklamak yerine oldukça ağır ve kendine has, ilginç bir üslupla da açığa vurur.
Kitap baştan sona bir monolog şeklinde ilerliyor. Sıkıcı değil kesinlikle aksine yazarın adeta nefes almadan sıraladığı yergi zinciri insanı zaman zaman gülümsetiyor,aynı zamanda da düşündürüyor...Neticede hayatından kısacık bir kesiti sunuyor yazar ve insan düşünmeden edemiyor, insanı bu raddeye getiren sistem mi...insanların cahilliği ya da vurdumduymazlığı mı...yazarın kaprisi mi...yoksa çok daha derin bir anlam mı taşıyor..