İşin aslı şuydu ki Fanshaw'u defterimden silmiştim. Herkesin kendi yoluna gittiği dakikadan başlayarak o benim için ölmüştü, artık geçmişime aitti, bugünüme değil.
Yalnızca başladığı yere dönmekle kalmamış, başlangıcın da gerisine düşmüştü, öylesine uzağındaydı ki başlangıcın, burası aklına getirebildiği bütün sonlardan kötüydü.
“Nesneler bir bütünken, kelimelerimizin onları ifade edebileceğine güvenimiz tamdı. Ama bu şeyler yavaş yavaş parçalara ayrıldı, paramparça olup kaosa düştü. Yine de kelimelerimiz aynı kaldı. Kendilerini yeni hakikate uyduramadılar.“
Çünkü eğer cennette kötülük yoksa iyilik de yoktu. Milton’ın kendisinin Areopagitica’da söylediği gibi: “Kötülük ve iyilik dünyaya, tadına bakılan bir tek elmanın kabuğundan sıçradı, tıpkı yapışık ikizler gibi..