Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Alev HAKTAN

Alev HAKTAN
@nfsmlyrshlndym
lisans
1997
133 okur puanı
Mayıs 2021 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Şu bilmediklerimizi bir bilebilsek! Kalbimizin anladığı ve sanki bize söylemeye çalışırmış gibi çarptığı ama yine de açıklamadığı veya açıklayamadığı o sır nedir?
Reklam
328 syf.
·
Puan vermedi
Sahte Sultan
Sahte SultanMahfi Eğilmez
8/10 · 516 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanın tek gerçek özgürlüğü yalnızlığıdır. Ve yalnızlığı küçük düşürense bağımlılıklardır. Aşklar, alkol, nikotin, ahlakî değerler, uyuşturucular... Hepsi de birer pranga olabilir her an, insanın ayağına. Zevk veren prangalar.
“Ve artık dayanamıyorum! Her geçen gün daha da zayıf hissediyorum kendimi. Ne yapacağımı bilmiyorum. Kurtulmak istiyorum. Ama gücüm yok. Bunu sana anlatıyorum çünkü tanıdığım kimseye benzemiyorsun. Bir yardımın olabileceğini sanmıyorum tabiî, ama en azından, yıllardır herkesten gizlediğim bir gerçeği anlatmak biraz olsun rahatlatıcı.” Evet, insanlar bu tarz sırlarını anlatarak karşıdakini suç ortağı yaptıklarını sanırlar. Böylece omuzlarındaki sorumluluğu ikiye bölerler. İyi bir yoldur günahlardan kurtulmak için...
Reklam
Kimsenin hayal edemeyeceği yerlerde geziyordu zihnim. Hiç kimseye esir olamayacak kadar vahşiydi.
Kimse uyandırmasın kimseyi. Herkes mutlu uyurken. En kötü kâbus bile iyidir hayatın kendisinden.
Unutmanın sahibine böylesi güven veren bir silah olduğunu tahmin edemezdim.
Böyle bir beynin mantıklı sebep bulması işin en kolay tarafı.
Evet. Kazandım! Benden daha şüpheci ve yoktan var eden bir beyin olamaz. Bravo!.. Ama bıraktım bütün şüphelerin peşini. Eğer söylemek istemiyorsa, kendine göre mantıklı bir nedeni vardır, diye düşündüm...
“Hiçbir zaman öğrenemeyeceksin gerçek nedenini ama sen para için yaptığımı düşünebilirsin istersen...”
Reklam
Ve milyarda bir görülen uzaktan bakabilme yeteneği Kayra’da var. Farkında olmadan geliştirdiği, bütün insanlığı yaşadığı hayattan vazgeçirecek kadar büyüttüğü bir yetenek. Dünyaya, Tanrı’ya, aşka, paraya, ideallere, her şeye uzaktan bakabilme yeteneğine sahip olmasından ötürü hayatı da gerçek değil. Gülerken kendisi değil. Öldürürken Kayra değil!
Kendimi nasıl böylesi bir ölüme inandırabilmiştim?..
Anladım ki daha sonra, düşmanım da mutsuz kafesinde. O da, bir gün kravatını koparıp, önüne ilk çıkanı öldürüp yok olmak istiyor. O da caddelerde koşmak istiyor, üstüne gelen arabalara doğru. O da dinamitlemek istiyor, her gün biraz daha insanlığından ödünç verdiği toplumun temelini. Görünce gizli arzusunu düşmanımın, yapacak bir şey kalmadığını anladım. Ne düşman vardı, ne de ben vardım. “Olmak ve var olmak arasında çok fark var” derler, yüzyılın ortasından çıkıp gelmiş seçkin entelektüeller... Ama bilmiyorlar ki, ikisi de yok... Var olmak bir hayal, olmayan bir dünyada...
“İşte!” dedim. “Umut bu. Bir tekne. Başka bir şey değil. Koca okyanusta devrilmeden yol almaya çabalayan bir tekne. Sonsuzluğun dalgalarıyla savaşan bir ceviz kabuğu. Hepsi bu. Köhne bir tekne.” Ben bindim. Kamarasında uyudum. Hiçbir şey değişmedi. İsterdim yeni bir insan olarak inmeyi o tekneden. Değişmeyi, iyi biri olmayı, hissetmeyi, sevmeyi. Hepsini isterdim. Ama istemenin yetmediğini çok erken anladım. Hiçbir şeyin yetmediğini! Dünyayla mesafeli bir dostluk kurmak zorunda kaldım. Çünkü kuşkulandım bana verdiği hediyelerden. Her şeyden! Kendimi kaybettim. Buldum. Umut adındaki teknede bir hafta kaldım. Ne dövmelerim silindi, ne de zihnim ölmekten vazgeçti...
1.025 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.