Tüm zorluk, hakikatin tahakkuk edip etmemesinde değil, hakkı görüp kisvesine bürünen sahtesinden ayırt edebilmekte, yalanın maskesini düürebilmekte, nihayet Hakk’tan yana durabilmektedir. Aksi takdirde bizim hakikate yabancılaşmamız, hakikatin de bize yüz çevirmesi mukadderdir. Hakikati Hakk etmemiz, yalandan farkını görebilmemiz, uzun, meşakkatli bir yolculuğa çıkmamıza, nihayet gerekli ehliyete ve salahiyete ermemize bağlıdır. Ehliyet ve salahiyet şartları arasında, elbette hakikatin özüne matuf doğru itikat, ahlâkî olup iradesi, doğru bilgi, tarih şuuru, dünya görüşü, ilmî usûl, üslup ve firaset, nefs muhasebesi, hakikat sevgisi, sır idraki ve zevki gibi hususlar bulunmaktadır. Fakat bu hususlar, ancak doğru akıl, düünme ve muhakeme melekesine mâlik olmamız halinde bir anlam ifade eder.