Merak ve endişeyle dış kapıya kadar gidip kapının deliğinden baktı. Kalbi birden sertleşti, içindeki saklı karanlıktan yüzünü kin bürüdü, gözleri çakmak çakmak oldu. Kapıyı açıp açmamak arasında karar veremedi. Delikten bir daha baktı. Sönen apartman ışığından dolayı karanlıktan başka hiçbir şey görünmüyordu. Sırtı kapıya dayalı, derinlerinden sızıp gözlerinde birikmeye devam eden kinle:
Bekledi.
Bekledi.
Bekledi...
...Tuğba’nın içini eriten ses tonuyla, kulağına en sevdiği şiiri fısıldardı.
”Bakışların ışık mı, saçların sarmaşık mı?
Yıldız mısın, güneş mi; alev misin, ateş mi?”
Kulaktan yol bulan aşkın sıcak nefesi, Tuğba’nın kalbine ulaşır, kanını kaynatırdı. Vücuduna ateş düşen Tuğba, bütün gün onu sabırsızlıkla beklediğini şehvetli dokunuşlarıyla belli eder; Cem, yüzünün her yerini öpücüğe boğarak aşkını serinletirdi. -beChaos-
Allah’a dair ne var ne yok bırakıp terk etmeseydi eğer; bu sefer elindekilerin ne kadar değerli olduğunu bilir ve onları kaybetmemek için gece gündüz dua eder , af dilenirdi.
Kocaman dünyada, masanın altına sıkışmıştı Aylin. Büzüşmüş bir halde kafasını dizlerine dayamış, ileri geri sallanırken ayaklarının arasındaki şeritleri yanlış boyanmış ayakkabılara bakıp bugün olanları düşünüyordu. Odanın sessizliğini sim kartını çıkardığı telefondan gelen müzik ve mırıldanmaları bozuyordu.
—Ben birini öldürdüm.
—Ben birini öldürdüm.
—Ben birini öldürdüm.
Kara saçı, kara kaşı, kara ceketinden de kara gömleği yetmezmiş gibi Şevket konuştukça sanki gözlerinden de karanlık sızıyordu tekinsiz mekâna...
-beChaos-
1000k da başladığımız, isteyenlerin de katılabileceği okuma etkinliğimizin 4. kitabına başlıyoruz.
20 Nisan'da başlayacağımız okumaya kimler eşlik etmek ister...?
Etkinlikle ilgili şuradan bilgi alabilirsiniz 》#229109620
Nisan ayı kitabımız;