Dört Nisan’da dört bir yana pus çöktü
Kan ağladı batı, doğu Başbuğum
Sen gidince Türkeli’ne yas çöktü
Türkeli’nin varı, yoğu Başbuğum
Gök ağladı,feryat ile zâr ile
Yer yumruldu yâran ile yâr ile
Börülerin abdest aldı kar ile
Matematik dersi resim dersine
Ne kadar benziyor öğretmenim
Kuşlarla ağaçları toplayınca
Gökkuşağı oluyor, dedi Elif.
Öğretmen elinde olmadan
Pencereye gitti
Ama kar yağıyor, dedi
Yok öğretmenim
Şimdi değil
Nisanda oluyor
Yağmur sonrası oluyor
Toprak tüterken oluyor
Annem gülümseyince oluyor
Okul tatildeyken oluyor
Babam uzaklardan geliyor
Kuşlar ağaçlara, ağaçlar bulutlara
Bulutlar güneşlere, güneşler pencerelere
Pencereler sokaklara, sokaklar arzulara
doluyor
doluyor
doluyor
Sesini duyar gibiyim ilk günkü gibi
Masumduk ya çocuklar gibi
Ne güzel tevafuktu bu kavuşmak gibi
İçimde sanki buldum onu der gibi
Şiirler yazıldı bir demet çiçek dalına
Niyetler edildi kalbinin yoluna
Turgut Özakman kitabın önsözünde şöyle diyor: “Hazır olduğumu sanarak başladım. Epeyce de yazdım ama sürdüremedim. Hazırlığımın yeterli olmadığını anladım. Kendini o siperlerde yatmış, o ateş altında kalmış, yüzüme kan sıçramış gibi hissetmiyor, Çanakkale’yi yaşamıyordum.Diriliş’i yazarken bazı şehitlerin omuzbaşımda durdukları, yazdıklarımı
Ne çirkin oldu sokaklar...
Yerlerde ne bir kar öbeği,
Ne de bir sararmış yaprak var.
Hani nerede nisanda açmış dalların çiçekleri,
Nerede gölgesinde soluklandığımız ulu çınar?
Bu düzen kimin takvimi?
Hangi mevsimdeyiz?
V. KIZILOK