Ruhum dahi vatanımdaki eski dostları düşünüp o gurbette vefatımı tahayyül ederek, Niyazi-i Mısrî gibi dedim:
Dünya gamından geçip, yokluğa kanat açıp,
Şevk ile her dem uçup, çağırırım dost, dost! diye dostları arıyordu.
Niyazi-i Mısrî gibi feryad eyleyerek dedim:
Bir ticaret yapmadım, nakd-i ömür oldu hebâ,
Yola geldim, lâkin göçmüş cümle kervan bîhaber.
Ağlayıp, nâlân edip, düştüm yola tenhâ, garip,
Dîde giryan, sîne biryan, akıl hayran, bîhaber
Bugün bir meclise vardım oturmuş pend ider vaiz
Okur açmış kitabını bu halkı ağlatır vaiz
İki bölmüş cihan halkın birini cennete salmış
Eliyle kürsüden biri tamuya sarkıtır vaiz
Çıkar ağzından ateşler yakar şeytan-ı melunu
Sanırsın yedi tamunun azabı kendidir vaiz
Tamuya şöyle doldurmuş içinde yok duracak yer
Ana yerleştirir halka acep hizmettedir vaiz
Yaraşır va'z ana hakkı ki yanar yakılır her dem
Niyazi'nin hemen ancak cihanda adıdır vaiz
niyazi mısri-
Niyazi-i Mısrî der ki senin içinde bir arama arzusu varsa bil ki aradığının seni sevmesindendir. Bir öğle uykusundaki mananın hatıra düşürdükleridir, vesselam.
"Yağız Gönüler"
Mütercimin notu:
Abdülkadir Geylani (K.S.) Hazretlerinin bu KurAn-ı Kerim tefsirinin diğer zahir ulemâsının tefsirin- den çok farklı olduğuna şüphe yoktur. Buraya gelmiş ken mısraı okumadan geçemiyeceğim.
«Biz kitâbullahı nâtıktan okuduk ebcedi.>>>>
Lâedri
Ve yine:
«Şunlar ki görüp yüzünü bu dârâ gelirler,
Ol ahde vefâ eyleyip ikrara gelirler.
Anlar ki ezel gözleri saçında kalıpdur
Bunda seni hiç bilmeyip inkâra gelirler.
Zülfün teline anda kimin gönlü dolaştı
Mansûr gibi meydana gelip dârâ gelirler.
Niyazi Mısrî
ELBAZUL EŞHEB/ ABDÜLKADİR GEYLÂNİ