Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Yazarın daha önce okuduğum iki kitabından bambaşka bir kurgu. Ve bundan yola çıkarak söyleye bilirim ki yazar her türü yazabiliyor arkadaşlar, rahatlıkla okuyabilirsiniz...
Bana Söylediği Son Şey dolu dolu gerilim, polisiye ve merakta bırakan bir kitap. Hal böyle olunca da bir günde okudum. Çünkü yazar gereksiz uzatlamalardan sakınmış, olayın dışında hiç kimseye bulaşmadan ana karakterleri sevdirerek son noktayı koymuş. Kitabın sonunda çok garip bir şekilde üzüntü hissettim. Okuyanlar beni anladı
.
Hannah ve Owen, mutlu bir beraberliğin ardından yine mutlu bir evliliğe sahipler. Ta ki bir gün Hannah'in kapısını çalan küçük bir kızın elindeki nota kadar. Notta; Onu Koru diye yazıyor olmasına anlam veremez. Ama o gün ve o akşamında Owen'in gelmemesi ve üstelik bir başka notta Owen'in kendi kızına bırakmış olması ile ortalık karışık. Şimdi tüm dünya Owen'in çalıştığı şirketin dolandırıcılık haberleri ile çalkalanıyor.
Hannah, ne şirket sahibi arkadaşlarının dediklerine ne FBI'in söylediklerine inaniyor. Ama öyle şeyler öğreniyor ki kendi inandıklarının doğruluğunu sorgulamaya başlıyor. Tüm bu sorgulamalar ve Owen'in kızının küçüklükten hatırladıkları ile yolları Austin'e düşüyor. Geçmiş şimdi gün gibi önlerinde ve ne yapacağına dair bir karar vermek zorunda...
.
Bu karar hem en doğrusu hem de en üzücü olanıydı. Severek ve keyifle okudum.
Tavsiye Ederim...
.
Okumak Iptiladir Müptelalara Selam Olsun...
Malamander Serisinin sonuna gelmiş bulunuyoruz.
Violet’ın Tuhaf Deniz Kasabasına gelmesinin üzerinden tam 1 yıl geçmiştir. Bu bir yılda Büyük Nautilus Oteli’nin Kayıp Eşya Sorumlusu Herbert Limon’la birçok maceraya atılıp, kasabanın birçok sırrını ortaya çıkardılar. Şimdi çözülmeyi bekleyen son bir gizem kaldı. Sebastian Yılanbalık bir süredir sessizliğini korurken, kasabaya gelen bir Podcast ekibi Herbie ile Violet’in ayağına dolanıp durmaktadır. Kasabada, nedeni ve neyin sebep olduğu belli olmayan bir uğultu ise insanları garip bir şekilde etkisi altına almaktadır. Malamander tekrar ortaya çıkmıştır ve her zamankinden daha öfkeli, vahşi ve saldırgandır. Tuhaf uğultunun bir şekilde Malamander ile bağlantısı olduğunun anlaşılmasıyla Herbie ve Violet’in yolu hiç ummadıkları bir yere düşer ve Tuhaf Deniz Kasabasının “En Derin Sırrı” gizemi yavaş yavaş çözülür.
Tam finale yakışır bir kitap olmuş. Bir yerden sonra kitap o kadar heyecanlı bir hâl aldı ki elimden bırakamadım. Bay Yumuşakça ve Sebastian Yılanbalık’ın geçmişini okumak çok hoşuma gitti. Tek canımı sıkan, Herbert Limon’un gerçek ismini öğrenememek ve Denizmaymununun ona ilk geldiği zaman verdiği kitapla ilgili gene hiçbir şey öğrenememek oldu. Yazar son anda gene gizemli bir finalle seriye noktayı koymuş.
Benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeye geldim
Bezirgânem metâım çok, alana satmaya geldim
***
Evet böyle diyor Yunus Emre, ne çok şey kaybediyoruz hayat akıp giderken kaybettiklerimizin kıymetini dizelere dökerek kendi yaşadıği zamanında moğolların baskı ve zulumlerinden bunalmış olan halka terapist bir yaşam koçu oldu.
Bugünün dünyasına gelirsek minimalist aklımdan çıkarak , kazan tüket çarkına takılan insanoğlunun zaman geçtikçe gerçekten uzaklaşarak fanilik peşinde kaybolan hayatlara bir nebze de olsa Yunus Emre,nin şiirleri ile merhem olmak istemiş yazar. Örneklemeler ve değinilen konular gerçekten azap içerisinde olan insanoğluna terapi niteliğinde olmuş.
Kendimizi tanımayı zorlaştıran yaratıcıyla bağımızı kesen eğilimler ile nasıl başedilir, Yunus Emre,nin tavsiyeleri (şiirleri ) ile örnekler vermiş.
Yunus Emre,nin nefesinin bugün hala bu kadar canlı olmasında ki etken ,insanların psikolojik ihtiyaçlarını gidermesidir diyerek vurgu yapmış.
O sadece bir derviş, bir mutasavvuf ,bir halk ozanı değil aynı zamanda bir "sosyal psikolog" dur
Anadolu insanının travmalarını çözen toplumsal huzuru sağlayan ve yeni bir kültür iklimi adeta bir Yunus iklimi kuşağı oluşturan bu büyük halk ozanı aslında bugünün insanına çok şey söylüyor.
" Onun şiirlerinden yansıyan bilgeliğe çok ihtiyacımız var ..." Diyerek noktayı koymuş.
Tarban,ın okuduğum ilk kitapı en kısa surede diğer eserlerinden faydalanmak isterim .Çokça alıntı ekledim, kesinlikle tavsiye ediyorum.
Prof.Dr. Nevzat Tarban özenle hazırlanmış bu güzel eser için teşekkürü bir borç bilirim .
Özlemek ve Ölüm
Özlemek adına ne yazılabilirse hepsini tüm incelikleriyle kelimeleri birbiri ile tango yaparcasına çok naif bir şekilde bir araya getirmiş Oruç Aruoba.
Sanki bunun üzerine artık diyecek bir şey yok dercesine özlemeyi ölümle bağdaştırıp noktayı koymuş..
Okurken ara ara beyin yakan, bazı cümleleri hatta kelimeleri defalarca okuduğunuz bir kitap olacak.
İncecik bir kitap hemen bitiririm demeyin onun içine girip özümsemek isteyeceksiniz..
Kurşun ata biter
Yollar gide gide biter
Mapus yata yata biter
Aldırma gönül aldırma....
Bu ve buna benzer nice güzel şiirleri dört duvarlar arasında yazdı.
Mapusları yata yata bitirdi ama söylediği gibi gönlü olup bitenlere aldırmamazlık edemedi...bir kez daha hapishaneye girmeyi göze alamadı....tekrar o hapise girseydi, aldırmaz olsaydı diyorum
68 syf.
10/10 puan verdi
Öykünün anlattığı, bir taşra kasabasındaki akıl hastanesine dikenli yollara sapmadan patika bir yoldan ulaşıyoruz. Hastahaneye girdiğimizde kitabın ismine de anlam katan 'Altıncı Koğuş' karşımıza çıkıyor. Bu koğuş, Rus yazar Çehov ustaca ortaya koyduğu ana karakterlerinin ve eleştirel felsefesinin buluştuğu orta noktayı oluşturmuş.
Çehov ana karakteri kullanarak toplumunu oldukça geniş bir perspektiften eleştirmiş ve bu sayede düşünceye, felsefeye ve eleştiriye verilen değeri ortaya koymuştur. 'Ben sesimi çıkarsam ne kadar duyulur?', 'Ben karşı dursam her şey çözülecek mi ki sanki?' diyerek akılcılığı savsaklayan, düşünsel serüvenlere ve düşünsel çabaya ilgisiz toplumdan şikayetçi olan bir dünyayı etkileyici bir şekilde ortaya koymuş.
Okumayı düşünen okurlara kesinlikle tavsiye ederim.
