İstanbul'da sıradan bir gazeteci olan İbrahim,
Merhametli yardımsever çocukluk arkadaşının ölüm haberini gazetenin üçüncü sayfa haberlerinden biri olarak görüp Mardin'e cenazeye gitmesiyle başlıyor hikaye. O kadar etkileyici bir hikayesi varki , hele ki günümüzün mülteci sorununu , insanların mahvolan hayatlarını , çoğu insanın inancını yanlış bildiği Ezidi halkının çektiği acıları o kadar içten anlatmışki etkisi altında kalmamak mümkün değil.Ezidileri ve Mezopatanya'yı öğrenmek isteyen birinin mutlaka okuması gereken bir kitap...
Kitabın en sevdiğim yanı tarihin en fazla zulüm gören halkını Ezidileri ve inançlarını onlara saygı duyacak şekilde anlatmasıydı . Kendilerine " İnsanlık ağacının kırılmış dalıyız." Diyen Ezidi halkından inançlarını yanlış bildiğimiz , acılarını göremediğimiz , inançlarını küçümsediğimiz için özür dilermişcesine yazılmış bir kitaptı ...Meleknaz ve Hüseyin , Mardin ve Şengal Dağı mistik bir hikaye .
Zülfü Livaneli'ne ayrı bir parantez açmak gerek... Bir insan nasıl bu kadar iyi bir yazar , şair , sanatçı , bu kadar karakterli bir insan olabilir . Hayatın her alanında bu kadar başarılı olabilir. Her kitabını hayran olarak okuyorum, her şarkısını hissederek dinliyorum, gündemle ilgi her köşe yazısını takdir ederek okuyorum iyiki böyle insanlar var dünyada ...
"Tanrı dünyayı altı günde yarattı ve yedinci gün dinlenmeye çekildi, belki de yedinci gün hala sürüyor çünkü masumların , acı çekenlerin çığlıkları ulaşmıyor sana ve artık her şey güzel değil."
Herkeste bir "Huzursuzluk"...