Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Hem kitap için hem de Nurettin Topçu için ne söylesem az kalır. Nurettin Topçu bu kitabında eğitim sistemimize dair öyle tespitlerde bulunmuş ki insan sadece hayran kalıyor. Kitapta en çok değindiği nokta ise her milletin olduğu gibi bizimde bir milli mektebimizin olması gerektiği. Ona göre medreseler bir zamanlar milli mektebimizdi ama milletin ruhunu ve inkişafını takip edemediği için enkaz altında kaldı. Şu anki durumumuzun ise daha içler acısı olduğu gerçeğini gözümüzün önüne koyuyor zira batı taklitçiliği ile oluşturulan yeni mektepler ve müesseselerin ilim sevgisinin, hakikat arayışının ve muallimlerin toplumdaki önderliklerini yitirmesine neden olduğunu gerekçeleriyle anlatıyor ve çözüm önerilerinde de bulunuyor. Bir öğretmen olarak sadece eğitimcilerin değil herkesin okumasını tavsiye ederim.
Topçu Bey'in kalemi coşkun bir ırmak, devrinin Müslüman entelektüelleri arasında çok sık rastlanmayan düşünceleri kalplerin içinden malayaniyi silip atan, küçük olanı havaya uçuran dehşet verici dinamit lokumları gibi..
Türk eğitim sistemini çok farklı bakış açılarıyla masaya yatırmış yazar. Çok güzel tespitleri de var. Lakin biraz tutarsız yazdığını söyleyebilirim. Zaman zaman Batı'yı ve teknolojik gelişmeleri takip etmemek gerektiğini belirtirken bazen de teknolojinin önemine değinmekte. Bir diğer eleştireceğim nokta ise geleneksel ve ezberci bir eğitim sistemini savunuyor olması. Olumlu eleştiri olarak ise okullarda reformun gerçekleştirilebilmesi için ahlâk eğitiminin üzerinde önemle durulması gerektiğini savunması , diyebilirim.
Sırasıyla kavramsal çevre, sosyal hayat, eğitim-bilim, edebiyat, musıki, mimari ve geleneksel sanatlar başlığı altında derlenmiş kallavi bir kitap olmuş. Halil İnalcık, Arif Nihat Asya, İlber Ortaylı, Nurettin Topçu ve Mehmet Kaplan'ın da yazılarının bulunması kitabın kalitesini arttırmış. Kaynakçalarıyla birlikte üstünkörü olmayan detaylı bilgiler toplanmış ve aktarılmış. Bunlar kuşe kâğıda resimler ile desteklenince epey güzel bir kitap ortaya çıkmış. İçeriğine göre fiyatı da epey uygun. Benim mimari ve geleneksel sanatlara ilgim olmadığı için son iki bölümü okumadım. İlgili olan arkadaşların okumasını tavsiye ederim, fiyatı da epey uygun. Tabii şahsen fikri muhtevayı inceleyecek olursak katılmadığım düşünceler de var ama yine de okumak gerekir.
"Gazete yazılarını kitpalastirmanin sakıncalarıni biliyorum.Fakat ben bu yazıları sadece gazete için yazmadım.Okunduğunda görülecektir ki gündemde olanlar değil,gündemimizde olmasi gerekenler anlatılıyor."
Kitabın arka kapağında olan bu yazıyı enteresan bir şekilde kitabı bitirdikten sonra okudugumu farkettim yazar aslında kendi eserini güzel bir şekilde özetlemiş.
Yazarin okuduğum üçüncü kitabı olduğu için artık yazarın az çok düşünce tarzına aşina olduğumu düşünüyorum.Yazdığı her yazıda gittikçe azalan manevi değerlerimize vurgu yapıyor.Gündemi takip ediyor ve insani bir bakış açısıyla olaylara yorum getiriyor .Pozitif hukuku eleştiriyor ideal hukuka ulaşma yollarının değerlerimizi korumaktan insanlıgimizi unutmamaktan geçtiğini söylüyor.Medeni bir şekilde elestiriyor.Her satirinda samimi bunu hissediyorsunuz. bunları söylerken aralara çok güzel şairlerin yazarların sözlerini serpistirince yazıları tadından yenmiyor.Hüsrev Hatemi ve Nurettin Topçu en çok alıntı yaptığı yazarlardan sanırım.sayesinde bir sürü kaydetti değer söz öğrendim.
Yazar bazı yazilarinda yazmadan önce okuduğu kitaplardan bahsediyor.bir yazı yazmak için bir eser okuması takdire şayan doğrusu bu yazılarındaki özveriyi gösteriyor.Bu yazılarını diğer eserindeki yazılarına göre daha kaliteli bulduğumu soylemeliyim bazı yazılarında düşünce tekrarına düşse de bu kişinin düşünce yapısının sağlamlıgina gölge düşürmedi.
Sevdiğim kitaplar arasında yerini aldı diyor ve noktaliyorum
5 defa okumaya giriştiğim, her seferinde yeterince kavrayamadığımı düşünerek yarıda bıraktığım ve altıncıda okuyabildiğim kitap .
Kitapta söz edilen filozof ve felsefelerinden az çok haberdar olmak gerek yoksa anlaşılması neredeyse imkansız . Tabi bunun yanında İslam Tasavvufundan da haberdar olmak gerek . Bu ikisinden biraz haberdar olmakla ve gayret etmekle kendini açacak bir kitap.
Ferdiyetçiliği ve Toplumculuğu ele alan , bir çıkış yolu arayan ve orta yolu gösteren ve aynı zamanda var oluş problemi yaşayanların okuması gerektiğine inandığım şaheser.
