Nas Sûresi
Peygamberimizin Cinn Suresi'nde geçen "cinlerden bir grup ile görüşmesi" de, Türkçe'de "Soldan bir grup" derken solcularla, sol görüşe mensup olanlardan bir grupla demek istememiz gibi, harici varlık olarak cinlere inanan, bu inancın yaygın olduğu bir beldeden yani Nusaybin'den gelen bir grup ile görüşmesi demektir (Taberi). Çünkü Araplar gayr-i Arap olanlara Türklerdeki gavur, ecnebi veya Romalılardaki barbar gibi Cinn derlerdi.
Sayfa 149
Kuzeye doğru ilerlemeye devam eden Tuğrul Bey , ardından Musul'u ele geçirmiş, buradan da Nusaybin'e gelinmişti. Nusaybin'e gelindiği sırada bölgeye hakim durumdaki Araplar, Hezaresb b. Bengir'e saldırmış, ancak mağlup olmaktan kurtulamamışlardı.
Sayfa 104 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Yapılan istatistiklere göre yeryüzünde takriben on milyon altı yüz bin Yezidi yaşamaktadır. "Dünya üzerindeki dağılımları şöy­le sıralanabilir: Rusya : Üç milyon Hindistan : Üç milyon İran : Bir milyon Irak : Bir milyon Yemen : Bir milyon Himalayalar: Bir milyon Azerbaycan: Beş yüz bin Türkiye: Elli bin Suriye: Elli bindir. Türkiye'deki Yezidiler Midyat, Nusaybin, İdil, Derik, Viranşe­hir, Bismil, Çınar, Beşiri ve Batman ilçelerinde kalabalık kitleler halinde yaşamaktadırlar.
Kitabın ilk cümlesi
Recaizade Ercüment Ekrem Talu, yaşantısını anlatırken doğum yeri ve baba ocağını şöyle tanıtır: “Marmara Bölgesi Türkiye’nin en uygar bölgesidir; İstanbul, Marmara’nın en güzel şehridir; Bo­ğaziçi, İstanbul’un en latif semtidir. Sarıyer, İstanbul’un en şirin kazasıdır; Yeni Mahalle Sarıyer’in en üstün mahallesidir ve Reca- izadelerin köşkü Yeni mahallenin en harika köşküdür... İşte ben burada doğdum.” Tabii, O, Recaizade Ekrem’in oğlu idi. Şimdi bir de bana bakalım: Kürdistan, Türkiye’nin en geri böl­gesidir; Mardin, Kürdistan’m en geri ilidir; Nusaybin, Mardin’in en dertli ilçesidir; Stilîle (Akarsu), Nusaybin’in en fakir nahiyesi­dir; Zivinge (Eski mağara), Stilîle’nin en geri kalmış köyüdür ve işte ben, bu köyün, nüfus kütüğüne göre, 2 numaralı mağarasın­da doğmuşum.
Sayfa 17
Türkiye'nin Mısır'a aşı yardımı..
1947’de bu sefer Mısır’da kolera salgını patlak verdi. 17 Ekim 1947’de yayımlanan 3/6508 sayılı kararname ile salgının Türkiye’ye bulaşmaması için bazı önlemler alındı. Türkiye’nin Nusaybin, Akçakale, Çobanbey, İslahiye ve Aymdelfi kapıları dışındaki güney sınırları kapatıldı. Suriye’den geliş gidişler ve Mısır’la tüm deniz, hava ulaşımı da durduruldu. (BCA, 30-18-1-2/114-67, 7/17.10.1947) Türkiye, Mısır’daki kolera salgınına karşı, 1947’de Mısır’a da kolera aşısı gönderdi. Başkanlık Cumhuriyet Arşivindeki 3 Aralık 1947 tarihli ve 110243-516-1 sayılı belgeye göre Mısır Maliye Nezareti Müsteşarı Osman Abaza, 20.10.1947’de Elassas gazetesindeki yazısında, 12.11.1947 tarihli Ahbarülyevm gazetesini kaynak olarak göstererek Türkiye’nin Mısır’a 500 bin kolera aşısı gönderdiğini belirtmişti. (BCA, 30-10-0-0 / 267 - 800, 17/03.12.1947)
Sayfa 212 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
Christians of the East Roman empire of the sixth century knew that they lived in a wide world. Thirteen days of travel to the east of Antioch took them to the frontier of the Persian empire, to Nisibis (Nusaybin, eastern Turkey), the first city in Persian territory. Then the distances seemed to stretch endlessly, into furthest Asia. Eighty days of travel east of Nisibis took the traveller beyond Persia into Central Asia, to the great oasis ­cities of Merv and Samarkand. A further 150 days were required to reach Hsian-fu, the western capital of China.
Reklam
376 öğeden 351 ile 360 arasındakiler gösteriliyor.