"Yollarda kalan gözlerimin nurunu yordum Kimdir o, nasıldır diye rüzgarlara sordum Hülyaı n ı tutan bir büyü var onda diyordum Gördüm: Dişi bir parsın ela gözleri vardı."
Yahya Kemal Beyatlı
Yollarda kalan gözlerimin nurunu yordum
Kimdir o , nasıldır diye rüzgarlara sordum
Hülyamı tutan bir büyü var onda diyordum
Gördüm: Dişi bir parsın ela gözleri vardı.
Yahya Kemal için...
Paris'te yaşamış ya da payitahtta soluk almış olmak yetmiyordu demek nezaketi öğrenmeye. Köylü nadanlığı görünürde silinse de, kentli nezaketini bünye bir jenerasyonda hazmede miyordu demek!
"O ince, derin şiirler, gönülden gelmiyormuş. Sadece, kelimelerin ustalıkla yan yana dizilmesinden ibaretmiş meğer" diye söylendi yaşlı kadın.
Üzerinden çok zaman da geçmiş olsa, böylesi bir adama gönül vermiş olduğu için hüzünlendi.
Aşk gözlerini nasıl da kör etmişti zamanında!
Yine de pişman değildi ela gözlü pars.
Aşkın tek kişilik bir ruh hali, kalp hareketi olduğuna, başını dinlemek için kaçtığı Paris günlerinde, yani epey önce karar vermisti.
Kocaman ve etkili birkaç ailenin kesişme noktasındaydı Celile. Osmanlı İmparatorluğu zamanı ya da Türkiye Cumhuriyeti dönemi fark etmiyor, ailesinin mensupları farklı görüşlerden de olsalar, daima ülkenin etkin roller üslenen bireyleri oluyorlardı. “ Tek nedeni var bunun, o da iyi eğitim “ dedi tuvalinin başına geçerken ela gözlü pars.
İyi aile iyi eğitim sağlıyor, bu da sonucunu iyi iş olarak veriyordu .
Oğlunun kaleme aldığı “ Gece Gelen Telgraf “ isimli şiir de buna bir örnek değil miydi?
***
"Yollarda kalan gözlerimin nurunu yordum.
Kimdir o, nasıldır diye rüzgarlara sordum.
Hülyamı tutan bir büyü var onda diyordum.
Gördüm :Dişi bir parsın ela gözleri vardı."Yahya Kemal