Söyleyecek pek fazla şeyim olmamakla birlikte hissettiğim bir çok şey var. Daha doğrusu hissettirdiği… Hikayenin mitolojik bir kronoloji içinde yer alması ve bu kronolojinin seri bir şekilde akması uzun zamandır aradığım bir özellikti. Çünkü Son zamanlarda beni duygusal ve ruhsal olarak doyuran kitaplardan ziyade daha çok hayal dünyama hitap edecek, daha uçuk ve daha akıcı kitapları okuma ihtiyacı içindeydim. Bundan dolayı bu kitap beklentilerimin hepsini karşıladı. Hem akıcı,hem okuması basit ama etkili aynı zamanda sağlam bir mitolojik altyapısına sahip, dilediğim fantastik olguları içinde barındıran bir kitap oldu.
Kitap konusundan biraz bahsedecek olursak; Troyalılar ve Yunanlar arasında geçen savaş esnasında kadınların yaşadıkları,hissettikleri, tanrıların bu savaştaki rolü ve ne yapıp yapmadıkları mitolojik incler etrafında başarılı bir iekilde konu alınmış. Zaten yazarı biraz incelediğimizde savaş, kaos ve entrikayı ne kadar sık konu edinip kullandığını görmemek mümkün değil. Yakın zamanda şu anlık iki kitaptan oluştuğunu bildiğim serinin bir diğer kitabını okumaya başlayacağım. Umarım ikinci kitap da ilk kitap kadar iyi olur.
Mitolojiyi, özellikle ‘’Yunan Mitolojisi’’ni sevenlerin bayılarak okuyacağını düşünüyorum.