Antikçağ, ilk defa intiharın meşruiyetinin tartışıldığı bir dönemdir. Önceleri, çoğunlukla kurumsal intihara, diğer bir deyişle toplum tarafından taiep edilen ve bir görev gibi görülen intihara -kıtlık teh­ likesi, yaşlılık gibi nedenlerle toplumun dayatması sonucu ger­ çekleşen intihara- rastlanırken,7 Antikçağ'da bireysel intihara, diğer bir deyişle, tamamiyle kişisel nedenlerle gerçekleşen intihara da sıkça rastlanmaktadır.
Sayfa 17 - Ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
Dini anlayış, yaşamın bir hediye olduğunu söylemekle beraber, Tanrı’ya ve diğer insanlara karşı görevler de içeren bir hediye olduğunu öngörür.
Sayfa 38 - AyrıntıKitabı okudu
Reklam
Amerikalı araştırmacı Levinsohn'nın Şikago'da 250'den fazla hekim ve cerrah üzerinde yaptığı anket şu sonucu vermiştir: "Size göre hekimler şu anda tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa tutulmuş yetişkinlere ötanazi uygulamakta mıdırlar?” sorusuna, anketi cevaplayan 156 hekimin yüzde 61'i evet demiştir. Levinsohn'a göre, birçok hekim, varolan yasalara göre katildir ya da en azından yaşamı uzatmak için bilinen her türlü tıp aracını kul­lanmadıkları için katildirler. Pasif ötanazinin, ceza gerektiren bir fiil olmasına rağmen, hekimler tarafından zaten gizlice uy­gulanmakta olduğu yoğun bir şekilde ileri sürülen bir iddiadır.
Sayfa 136 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Bazı insanlar için, acı içinde, korkunç bir biçimde kötürüm olunsa da, kendileri için önemli olan bir şeyi bitirebilmek amacıyla yaşamaya devam etmek önemlidir. Örneğin, otuzdört yaşında kan­serden ölen başarılı filozof Gareth Evans, hazırlamakta olduğu ça­lışmasını bitirebilmek amacıyla, mümkün olduğunca fazla ya­şamak için büyük bir çaba harcamış, tıbbın yardımını sonuna kadar kullanmıştır.
Sayfa 107 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
İnsanın kendi yaşamından vazgeçme hakkının olmadığı, top­luma karşı görevleri (AY md 12/2) olduğundan yola çıkılarak da savunulmuştur. Aristoteles'in yaklaşımına benzeyen bu bakış açı­sına göre, toplum fertlerinden birinin ölümü, özellikle ölüm anor­mal yollardan meydana gelmişse, toplumda heyecan, endişe ya­ratacağından kamu düzenini de bozacaktır. Yine bu bakış açısına göre, yaşama hakkından vazgeçme kişinin ailesine karşı so­rumluluklarının da ihlali sayılmaktadır, kişi ölümü seçerek ailesini maddi ve manevi yönden zor durumda bırakacaktır; kişi ailesine karşı sorumlu ve yaşamakla görevli kabul edilmektedir.
Sayfa 67 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Yaşamın dokunulmazlığı kavramının anayasalardaki yeri
Bugün pek çok laik ülkenin anayasası da aynı şekilde, do­kunulmaz, devredilmez haklardan söz eder. Örneğin 1958 Fransız Anayasası'nın Başlangıcı, 1789 Beyannamesi'nde belirtilen insan haklarına bağlı kalacağını ilan ederek dokunulmaz, devredilmez hakları tanımıştır. İtalyan Anayasası, 2. md'sinde, Cumhuriyet'in insanın dokunulmaz haklarını tanıdığını ve koruduğunu açıklar, ay­rıca 13. md'sinde, kişisel özgürlüğün dokunulmaz olduğunu be­lirtir. Portekiz Anayasası “beşeri yaşam dokunulmazdır” de­mektedir. 1982 Türk Anayasası da 12. md'sinde, benzer şekilde, "herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir" demektedir. Anayasa'nın 17. md'sinde de, kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı baş­lığı altında, "herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir, tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi olamayacağı" be­lirtilmektedir.
Sayfa 64 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
328 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.