Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgili günlük önümüz de ki ay evleniyorum... Bütün acılar ve kederi kokusundan nefret ettiğim toprağın altına gömerek hayatıma yeni bir başlangıç yapıyorum... Sevgili günlük şunu ben unuturum fakat sen unutma her ölüm sancılıdır... Taa ki hissetmeyene kadar... Ruhunu dinle ve göğe baktığın da Ay'ı hatırla kapkaranlık gece de sadece sana parlayan o ay'ı... Ve artık içmek için sebebin olacak o son sigarayı yak ... Her ölüm sancılıdırdır her doğum gibi... Göğsünde ki sancıya sarıl çünkü seni sen yapan güzelliğin değil yarandı.... Allah'a emanet ol... youtu.be/kvwqQrSERB4?si=...
Dolunay ruhların dans etme zamanıdır!
Her yeni ayda yeni bir doğum başlar. Dolunay ruhların dans etme zamanıdır. Görkemli bir şölen başlar ay gökyüzünde yer aldığında. Hayvanlar, ağaçlar, sular ve insanlar hayranlık baka kalırlar, O ise bir ayna olur kainata, kalbini sevgiyle dolduranlara... Ay sırdır, sırlıdır. Aydınlatan ve yüceltendir. Sevgilerin kaynağı, ruhların konuşmadan konuşan dilidir. Herkese göstermez kendini. Ancak anlamaya niyet edene de kapatmaz sana dünyasını. Kalp onun titreşimleri ile buluşunca başlar sizinle konuşmaya... Ay mistiktir. Gökyüzünde devrilirken duygular da renkten renge bulanır. Hayaller ve düşlerin kaynağı olur kimi zaman, kimi zaman da bir dönüşümü başlatır. Aynı anda hem yıkan hem de inşa eden olur. Ne de olsa her ölüm aynı zamanda yeni bir başlangıcı müjdeler. Ay kadındır, genç kızdır, annedir. Kendisinden beklenen şefkat'i kimseden esirgemez. Güneşten aldıklarını gecenin koynuna taşımaktır. Bunu yaparken de yumuşacıktır, şefkatlidir. Rehberiniz, anneniz ayın kollarına bırakın kendinizi... O da size sonsuz döngüsünden fısıldasın, sizi kutsasın, sizi yücelsin, aydınlasın ve gizemli gücüyle sarıp ışıldamanızı sağlasın.
Ay Ritüelleri
Ay Ritüelleri
O zaman bırakalım kendimizi kainata evrene ki yer yüzünde bir nokta olan bizler gökyüzüne ışık olarak sevgiyle, huzurla, gülen kalbimiz ve gözlerimizle yansıyarak ışık saçalım.
Reklam
Müftü Ahmed Hulûsî Efendi, Türk Millî Mücadelesi'ne önemli katkıları olmuş olan bir Türk din adamıdır. İzmir, Yunan işgali altında iken Denizli’de 15 Mayıs 1919’da bir miting düzenlemiş ve “İşgal edilen memleket halkının silaha sarılması dinî bir görevdir” diye haykırıp, halkı ayaklandıran ilk kişi olmuştur. Doğum 18 eylül 1861 Ölüm tarihi ve yeri 22 kasım 1931
"Sonu mutluluğa varan bir yol yoktur: Yol mutluluğun kendisidir. Yollar, yolcular için değil, gidilecek yerlere ulaşmak için yapılmış. Ne alev ne yel, ne doğum ne ölüm, hiçbir şey iyiliklerinizi silemez." Gautama Buddha
Dünyalar arasında bir ruh taşıyan Rahibe Siren. MÖ 480 dolaylarında Xanthus, Türkiye'den Likya mezar kabartması. Ölüm Kapısı Ölüm anında, insan ruhu ters bir gebelik yolculuğuna başlar, gebelik aşamalarından geçerek bilinçsiz dişil zihnin en derin ilkel köklerine iner ve bu sayede Büyük Ana'nın Dünya Rahmi ile tekrar birleşir. Oradan,
Kaynağa Ruhsal İniş Ruhsal ve dini öğretilerin çoğu, başlangıçta ilkel bilincin rahmine şamanik bir iniş olarak anlaşılan bir süreci, fizik yasalarının sınırlarının dışında kuantum-titreşimsel bir boyuta, "Rahim-Kaynağı"na girme sürecini tanımlar. siyah ışığın durgun noktasında bir dönüşüm ve yeniden doğuş için Yaratılış ”. Tüm dinsel, ruhani ve şamanik geleneklerin ayinleri başlangıçta gebe kalma, gebelik, doğum ve yeniden doğuşun dokuz ayının ilksel yolculuğunu çağrıştırırdı. Ölüm yolculuğu, dokuz ay veya gebelik küresi boyunca, büyük Kozmik Rahim kapısından ruha geri dönen bir ters doğum veya adet görme olarak görülüyordu. Rahim mitolojisinde ruh, Kozmik Rahim'de doğar, sonra Dünya Rahim'e inerek doğumu bekler. Yerli şamanik gelenekler, ruhların kuşlar gibi üst dallara tünediği, ana rahmindeki bir insan bebeğine uçmayı beklediği bir hayat ağacını tanımlar. Daha sonra dokuz ay boyunca hamile kalırız ve Maya'nın tanımladığı şekliyle "çiçekli" kutsal doğum kanında dünya alemine doğarız. Ölüm anında, bu kozmolojik yolculuğu tersten tekrarlayarak insan bedenimizi terk eder ve ruh bedenimizde Dünya Rahmine ineriz. Cehennemin dokuz krallığı olarak da bilinen hamileliğin dokuz ayında geriye doğru yolculuk ederken bize ölüm doulaları, psikopomplar ve ruh rehberleri eşlik ediyor; ve ruha geri dönüş.
Reklam
İmâm Nevevî Hazretleri: -Doğum ve Ölüm Tarihi: d.1233-ö.1277 -Yaşadığı Yer: Suriye ve çevresi - Dönemin Siyasi Ortamı: Moğol İstilası, Memluklu Devleti’nin Kuruluşu -Sultan Baybars ile çatışması?
Hz İbrahim ve Sare ye yaşlı hallerine rağmen oğul müjdeleyen melekler biraz sonra Lut kavmini helak etmek üzere yola çıkacak azap melekleri idi. Müjde ve azap, havf ve haşy, doğum ve ölüm bir arada. Düalizmin dorukları
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
“Where Hope Grows” filminden arda kalan anekdot: “Hayat kısadır ve korkuyla değil cesaretle yaşanmak zorundadır. Hayallerinizin, anılarınızın daha önemli olup olmadığına karar vermelisiniz. Yoksa geçmişte mi takılıp kalacaksınız. Hayat yaşamak için vardır. Fazlasıyla yaşamak için… Mezarlığa şöyle bir baktığınızda her mezar taşının üzerinde iki tarih görürsünüz. Doğum ve ölüm tarihi… Her insan için bu iki tarih geçerlidir. Ama iki sayının arasındaki çizgi, hayatı tanımlayan şeydir. Bu yüzden hayatınızı dolu dolu yaşayın. Yaşayın. Gerçekten yaşayın”.
Reklam
Hafif Yaralama
Atlar vurulduğu vakit yoldaki akislerine Ayaklarını ver; kendiminkilerin üzerinde duramıyorum Allahım kalbimin kırıklarını al Ya da kalbimi Kan tutuyor boğuluyorum Dünyadan hıncımı alamadım Murat değil kastettiğim Başka bir şey Kader yazıldığı gibi okunmaz lügatimizde Nasıl seslensem, ne desem bilemiyorum İmgeler kurban istiyor Yüzümü bahara
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Doğum, yaşamın başlangıcıdır. Bir insanın dünyaya gelmesiyle birlikte, yaşam serüveni de başlar. Yeni doğan bir bebek, dünyayı keşfetmeye, büyümeye ve öğrenmeye başlar. Yaşam, keşiflerle, deneyimlerle, sevinçlerle ve zorluklarla dolu bir yolculuktur. Her anıyla öğrenir, büyür, değişiriz. Yaşam, bazen bize güzellikler sunar, bazen ise bizi sınar. Ölüm ise yaşamın doğal ve her canlının yaşam döngüsünün bir parçasıdır. Ancak ölüm, sadece bir son değil, aynı zamanda yaşamanın devamıdır. İnsanların ardında bıraktığı miraslar, hatıralar ve etkiler, onların ölümsüzlüğünü sağlar. Ölüm, her hikayenin son cümlesidir. Ama ölüm, yaşamın sonu değil, hikayenin sonudur; ve fakat hikaye, ölümsüzdür. Ancak ölümün ardında bıraktığı anılar, izler ve etkiler sonsuzluğa uzanır. Ey kara toprak, şimdi aldın onu? Yüreğimizde yangın, gözlerimizde yaş oldu. Güneş düşerken ufuklara, o bir daha doğmayacak mı? Sesini duyamayacak mıyız artık, o güzelim tınıyı? İnsanın ruhu, bir şekilde yaşamaya devam eder; sevdikleriyle, hatıralarıyla, eserleriyle. Her ne olursa olsun, ölümün karanlığıyla yüzleşmek insana yaşamın değerini hatırlatır. Çünkü ölüm, yaşamın ta kendisidir; ikisi birbirini tamamlayan, birbirine karışan birer parçadır. Ve belki de ölüm, insanı gerçekten yaşamaya davet eden en derin sırdır... Keşke hiç kimse ölmese.... 😔
Hayat Bir Armağan!
Doğum ile ölüm arasına sıkıştırılmış ve adı hayat konmuş olan zaman dilimi, bizlere hiç bir bedel ödemeden verilmiş olan bir armağandır. Bu armağanı alabilmeyi becermek gerekir.
Her hayat birden çok iplikle dokunurken ve ne doğum dediğimiz şey yegane başlangıç ne de ölüm tam olarak bir sonken, nerden başlatılır ki bir insanın hayat hikâyesi ? .*** Kayıp Ağaçlar Adası Elif Şafak
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.