DÖNERSEN ISLIK ÇAL
“- bu şehri özleyeceğim. şu ışıkları, seni, dostum. + ne demek özleyeceğim? ölecek gibi konuşuyorsun, iyileşeceksin. birlikte gezeceğiz şehri, rakı içeceğiz, dans edeceğiz. - sahi mi? küs değil misin bana? + o ne demek şimdi? ben sana hiç küsmedim ki. ben, ben sadece sinirlendim biraz. dostlar arasında olur böyle şeyler, sen benim dostum değil misin? hı? - dostunum. sende benim en iyi dostumsun. en iyi. biraz daha, biraz daha yaklaştır beni, lütfen. anam anlatırdı, insan ölünce başka şekillerde yeryüzüne inermiş tekrar. at olurmuş, kuş olurmuş, ağaç, ağaç olurmuş. + ya da ak bulut. - eğer, eğer bir gün tekrar dönersem beni tanır mısın? küçük dostunu nasıl tanırsın, tanıyabilir misin? + tanırım tabii. insan dostunu kokusundan, bakışından, sökülmesinden tanır. hem sen dönersen ıslık çalarsın. işte o zaman tanırım seni. - ıslık mı? düdük gibi mi? + tabii. senin ıslığını nerede olsam tanırım. yerin yedi kat dibinde olsam bile tanırım. çünkü iyi dostlar birbirini her zaman—”
Şafak Türküsü
İlk zamanlarımda hiç sevmezdim kendisini. Hatta adı geçince, sesini duyunca bile içimde nefrete benzer bir duygu seli kabarıyordu. Adının geçtiği her topluluktan uzaklaşır, sesinin, sazının çalındığı her kanalı hemen değiştirirdim. Hiç haz ettiğim söylenemezdi ondan. Çünkü, onun hakkında anlatılanlar ve kendisinin ne yaptığı, ne söylediği çok
Reklam
Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan rabbin adıyla başlayan adamlarız anna. büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan. sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz,
Ben seni kötüleyemem hiç. Çiçekli bir yol vardı, yürüdüm derim. Ayaklarıma dikenler battı ama her ormanda olur böyle şeyler derim.
Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu
Ay ışığı akmasın böyle kimsenin saçından. Bir şeyler içip. İyice içip. Körkütük içip. Dünyayı kurtaracakmış gibi. Sanki bir işe yarayacakmış gibi. Öylece bakakaldım göz çukurlarına. Düştüm, çıkamadım. Ne diyeceğini bilememenin sancısı bu. İçim eriyip gitti seni düşünürken. Bir şey söyleyemedim. Dünya bir toz bulutundan ibaretti diye başlayan hikayenin. İsrafil sur'u üfleyene kadar anlatılacak olması gibi. Son nefesimi verene kadar seni anlatmak. Yazmak. Haykırmak. Bir kere başımı omuzuna koyamamamın. Tenine dokunamamanın. Saatlerce sevişip, koynunda uyuyamamanın sancısı bu. İnsan hayal kurduğu kadar yaşar. Sonra ölür. Geriye destansı bir hikaye gibi düşleri kalır. Ben seni sevdim. Düşündüm. Hayal ettim yetmedi. Sayfalarca yazdım bitmedi. Alkolle sildim geçmedi. Demiştim ya. Ne diyeceğini bilememenin sancısı bu. Çok sevip anlatamamın çaresizliği. Gerisi hep kelime kalabalığı işte... Ümit ÜSKÜDAR
" İnsan Sevince " ismini koyduğum ve on adet öykümün bulunduğu basıma hazır ( şu ana kadar bastırabilecek bir yayınevi bulamadım ) kitabımdan sizlere bir öykümü paylaşmak istiyorum. ( En kısa öykümü paylaşıyorum.) Eleştiri ve fikirlerinizle destek olursanız sevinirim. Daha çok kişiye ulaşabilmesi için paylaşabilirsiniz. Aşk Acı
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.