Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Diğer bir deyişle, senin şansın yaver gitmedi. Dünyada bazen olur böyle şeyler..
Bir şeyler iyi gitmediğinde ve tüm bunlar üstüste geldiğinde, insan, bundan böyle yaşananların ve yaşanması muhtemel olanların kötülükten başka bir şey getirmeyeceği hissine kapılıyor.
Reklam
Muhammed Hamidullah
“Fransız müzisyen Abdullah Gilles Gilbert’i (v. 1980’lere doğru) ilk defa, İstanbul’da üniversitede çalıştığım sırada tanıdım. O, turist olarak geldiği Türkiye’de zaman zaman Kur’ân’ın tilâvet edildiği toplantılara katılırdı. Okunan metnin bir şiir değil de düz yazı olduğunu öğrendiğinde öylesine heyecanlanıp etkilenmişti ki, sonunda Müslüman
"Sizi en yakın çalışma arkadaşınızla tanıştırayım: Sanem Hanım." Sanem Hanım. Sanem. Evlen benimle Sanem. Kadınım ol benim. Yaşadığım tüm acıları, yaptığım bütün kötülükleri, pişmanlıklarımı, hatalarımı akla. Başına çiçekten taçlar yapayım, sana şiirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. Bazı akşamlar DVD'de film
"Evlenmeyenlere olur böyle şeyler,» dedi. "Bütün istedikleri dünyayı kurtarmaktır, doğruluk veya hile ile. Ersuyu beyinlerine vuruyor. Tanrı rızası için hepiniz evlenin, güçleriniz kadınlarda kaybolsun, çoluk çocuk sahibi olun, içinizi yatıştırın!"
Aramızdaki zaman ve mesafe gittikçe açılıyor. Ve ben artık bunu bile umursamayacak bir noktadayım. Mecburi bir tevekkül ve iyi niyetli bir beklentiyle, belkiler diyarında bekliyorum artık. Keşkeler diyarı... İnşallahlar diyarı... Başka türlü nasıl gelebilirim üstesinden? Eğer okursan bunları bir gün, ne olur içinden güzel şeyler geçir. Üzülme demiyorum, nasıl üzülmez insan? Ama üzüntüne içimden geçirdiğim bütün güzellikler eşlik etsin. Bil ki sana bunları yazarken üzgün değilim ben. Üzüntüyü çoktan aştım. Başka türlü bir kavuşma ihtimalimizin olduğuna, hatta o kavuşmadan başka kavuşma ihtimalimiz olmadığına ikna oldum. Böyle olsun istemezdim elbette. Olmadı... Bil ama! Sana hiç yalan söylemedim. En çok seni sevdim. Gücüm yetseydi eğer her şeyin başka türlü olması için ne gerekiyorsa yapardım. Olmadı...
Reklam
Baharda çilek yemek, evet, olur böyle şeyler yaşamda, ama yılın cok kısa bir bölümünde yalnızca ve şu sıra çok uzakta.
“Aynı anda pek çok farklı düşüncenin peşinden gidebilme, hem etrafımı gözlemleyip hem de bambaşka şeyler düşleyebilme yeteneğini böyle edindim; bir yandan sapına kadar gerçek bir Tejo Nehri’nde sapına kadar gerçek bir günbatımı hayal ederken, bir yandan da içimdeki bir Pasifik Okyanusu’nda hayalî bir sabah düşlemeyi örneğin; hayal edilen iki şey, iyice karışmaksızın iç içe girer, her birinin bende yarattığı farklı duygulardan başka şey bulaştırmazlar birbirlerine; sanki hem sokaktan geçenleri görüyormuşum, hem de aynı anda her birinin zihnini kendimde hissediyormuşum gibi olur ancak duygu birliği sağlandığında olabilecek bir şey bu ve aynı anda farklı bedenlerin farklılıklarını görmezsem olmaz sayısız bacakların kıpırdandığı sokakta karşılaştığını görüyorumdur adeta.”
İnsanların yüz ifadelerini biraz dikkatli bakınca birçok şeyi gizlemenin, ya da en azından bir şey yokmuş gibi davranmanın zorunlu olduğunu düşündüm. Birçoğu "Bu herife nereden yakalandım" der gibi bakıyordu. Kimi sıkılgan bir şekilde etrafına bakmayı tercih ederken kimisi de, ilgili gibi görünmek için ben konuşurken başını sallayıp üzgün bir hal takınıyordu. Hiçbiri de "Bunları dinleme tahammülüm yok başının çaresine bak, ne halin varsa gör." türünden şeyler söyleme cesareti göstermediği böyle düşündüklerini adım gibi biliyordum.
Seviştiğinde enerji harcarsın ve sonrasında mutlu olur, hiçbir şeyi önemsemezsin. Böyle hissetmene katlanamazlar. Sürekli enerjiyle dolup taşmanı isterler. Bu tören yürüyüşleri, tezahüratlar ve bayrak sallamalar cinselliğin bozulup kokuşmuş hallerinden ibaret. Kendi içinde mutluysan, Büyük Birader, üç yıllık planlar, İki Dakikalık Nefret ve diğer tüm lanet şeyler ne diye yüreğini hoplatsın ki?(...) (...) Partinin üyelerindeki korkuyu, nefreti ve kör inancı seviyede tutmak için güçlü bir içgüdüyü bastırmaktan ve onu yönlendirici güç olarak kullanmaktan başka bir çaresi var mıydı?
Reklam
Bir şeyler iyi gitmediğinde ve tüm bunlar üst üste geldiğinde insan, bundan böyle yaşananların ve yaşaması muhtemel olanların kötülükten başka bir şey getirmeyeceği hissine kapılıyor. Bir adım sonrasında toprağın ayaklarının altından kayıp gideceğini düşünmek gibi bir his bu. Her adımı boşluğa atmak gibi.
Tüm aileyi ya da aile fertlerini bireysel olarak etkileyen şeylerden bahsedemiyorsak-yani bu konuların tartışılması açıkça ("Bu ailede böyle şeyler konuşulmaz!") ya da üstü kapalı şekilde (konuyu değiştirerek) yasaksa- kendi algı ve duygularımıza güvenmemeyi öğreniriz. Ailemizin inkar ettiği gerçekliğimizi biz de inkara başlarız. Bu da insanlarla ve durumlarla bağ kurmamızı sağlayan yaşamsal araçları geliştirmemize büyük ölçüde engel olur. Aşırı seven kadınlardaki temel zayıflık budur. Birinin ya da bir şeyin bizim için iyi olup olmadığını ayırt edemez hale geliriz. Başka insanların tehlikeli, rahatsızlık verici ya da sağlıksız olarak gördüğü durum ya da insanlar bizi uzaklaştırmaz çünkü onları gerçekçi ve kendimizi koruyacak şekilde değerlendiremeyiz. Duygularımızın rehberliğine güvenmeyiz. Daha sağlıklı ve dengeli geçmişlere sahip insanların doğal olarak kaçındığı tehlike, entrika, trajedi ve zorluklar bize çekici gelir. Bu çekimle daha da zarar görürüz çünkü bizi çeken şeyler aslında büyürken yaşadıklarımızın bir kopyasıdır. Aynı acıları sil baştan yaşarız.
Sayfa 27
Eğer erginlik çağında, çocuk böyle kelâm münâkaşalarının alıp yürüdüğü bir muhîtte ise lâyık olan kendisini bu felsefeden korumak ve evvelâ yalnız hakkı öğretmektir. Çünkü boş bir cevher olan o çocuğun kalp ve beynine evvelâ o şüphe uyandıracak şeyler doldurulursa bunları atmak farz olur.
Sayfa 165 - Erkam yayınları
Ama aslolan hayatın akışı içerisinde görünmeden yaşamaktır. Herkes sizi sıradan bir insan olarak bilir. Çünkü, "Şöhret afettir," diye buyrulmuştur. İnsanların iltifatı bir anda yükselir ve bir anda yok olur. Bu böyledir ve asırlar boyunca da böyle olmuştur. Dolayısıyla size yapılan iltifatta halkın yüz çevirmesi de güvenilecek şeyler değildir. Ruhi enerjinizi alıp götürür bunlar.Yolda sabit kalem olabilmek için o ruhi enerjiye ihtiyacınız var. Manen donanımlı olmak da, enerjinizi sağda solda boş yere harcamamakla gerçekleşebiliyor.
Sayfa 129Kitabı okudu
Emekli İstihbaratçı gözünde Kürtler ile PKK
Kürt meselesinin hedefi hiçbir biçimde Kürtleri rahat etmesi veya kendi kimliklerini yaşatması değildir.Zaten Irak'ta herkes kendi kimliğini yaşatmaktadır. Ona müdahalede pek fazla olmamaktadır. Bundan sonra olacağı da yok. Kürt oluşumunun da temel hedefini Türkiye oluşunun ve Türkiye'de bu çatışmaların tahrik edilmek istendiğinin bilinmesi gerekir. Burada yapacağımız şey, bir Kürt aleyhtarlığı değildir. Onu kesinlikle söyleyeyim , sadece bu çatışmalara tahriklere kapılmamaktır . Yarın bizde de bir takım böyle şeyler olabilir.Etnik provokasyonlar olur. Bir Kürde karşı bir davranış yaparlar, Türkiye'ye atfederler . Veya daha muhtemel Kürtlerin içerisinden provokatif bir takım grupları tekrar Türkiye'yle çatışmaya sokabilirler . Bunları soğukkanlılıkla karşılamak lazım. En azından ne amaçla yapıldığını görmek lazım. Kitleyi temsil edip etmediğini görmek lazım. Meseleyi mutlaka siyasi açıdan önce değerlendirmemiz lazım.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.