"Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. “
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları- Şükrü Erbaş
NOT : Bu kitapta Şükrücüğümün baş döndüren şiirleri ve bir o kadar değerli yazıları yoktur. Yani var da yok :)
NOT : Şükrü Erbaş'ın kitaplarının çoğunu okuduktan sonra okumanızı öneririm. Yani bu kitapla başlamamanız yararınıza.
Var da yok dedim çünkü cevapları çok değerli fakat daha önce okumuş olduğum birçok düz yazıyı bu kitapta görebilirim umudu vardı. Ama yoktu... Söyleşilerinin bulunduğunu kargodan sipariş ettikten sonra gördüm, söyleşi olarak güzel miydi? Bence evet. Tavsiye eder miyim? Onca Şükrü Erbaş'a ait kitap varken belki de en sonu bu olmalı diye düşünüyorum.
Sorulan sorular tekrar niteliğinde olduğu için biraz sıkıcı buldum. Almış olduğu ödüller, kitaptaki şiirlerinden bazıları, edebiyat üzerine vs gibi bir sürü soru içeriği vardı. Şükrü Erbaş'ın vermiş olduğu cevaplar samimi ve hoştu. Özellikle kişiliğini abartmayan mütevazi cevapları var. Ve kitaplarını okuyanları, gönül dostu gibi gören cümleleri harika. Eleştiri alan şiirleri hakkında sorulan sorulara güzel cevaplar vermiş, genel anlamda her soruya da harika alıntılarla karşılık vermiştir.
Yalnız üzüldüğüm bir şey var... Neden Ömür hanımla güz konuşmaları hakkında bir soru yok? Bence olmalıydı.
Genel anlamda verilen cevapları beğendim. Keyifli okumalar dilerim.
Eşik BurcuŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınları · 2016335 okunma
Her yıl olduğu gibi geçen günlerin muhasebesini yapıyorum. Kalbime bakıyorum.Yaşayacağım yeni günler için hayal ediyorum, umut ediyorum, niyet ediyorum…
Niyet ettim kendimden başlayarak yaratılmış her şeyi samimi olarak sevmeye, niyet ettim kendimden başlayarak herkesi bir kere değil yüreğime her yük olduğunda tekrar tekrar affetmeye ve
Yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırını aşmadıkça zaman zaman,
Yaşamak,
Nasıl yenilik olur tükenmek değil de...
Şükrü Erbaş🌷
İçimde bir çocuk, yalınayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. Sahi yaşlılık, bir derin iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür Hanım?
Yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. Yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman,
yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de?
youtube.com/watch?v=_1InLLg...
Bu kitaba inceleme eklemeyi düşünmüyordum ama sitede bu kitabın hakkettiği değeri görmediğini düşündüğüm için birkaç kelime de olsa düşüncelerimi yazmak istedim. 6 aydır kitaplığımda sırasını bekleyen ve benim de sürekli sarfınazar ettiğim, başlamaya yanaşamadığım kitap. Bilinçakışı tekniğinin mihenk taşı sayılan İngiliz edebiyatçı James Joyce '
Yağmur yağıyor Ömür Hanım… gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına… Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum. Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katında?
Yeni bir şeyler söyle bana ne olur, yeni bir şeyler. Kurşun
aktı kulaklarıma hep aynı sözleri, aynı sesleri duymaktan.
Belirsizlik güzeldir, de örneğin, kesinlik çirkin. Sessizlik
sesten -hele de güncel ve kof- her zaman iyidir; düş gücü,
iç zenginliği verir insana. Dünyanın usul usul ağaran o
puslu sabahları ve günün turuncu tülleriyle örtünen dingin
akşamları bu yüzden etkiler bizi, duygulandırır, de. Anlık
izlenimler sürekli görünümlerden her zaman daha güçlü,
kalıcı ömürlüdür...Alışkanlıklar öldürür güzelliğimizi,
bizi değişmek çirkinleştirir de.
Türk edebiyatından binlerce şiir okumuş bir şiir sever olarak -naçizane fikrimce- beğendiğim ve çok üst düzey bulduğum on beş şiir:
1)Nazım Hikmet'in Kuvayı Milliye Destanı, Açlık Ordusu ve Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni
2)Necip Fazıl Kısakürek'in Kaldırımlar ve Zindandan Mehmet'e Mektup
3)Edip Cansever'in Mendilimde Kan