bir turistle buluşmak için mezuniyet çekiminden sonra terli ve ayaklarım isyankâr bir vaziyette Kadıköy'e gittim. tam otobüsten inerken turist hastalandığı için beni ekti. açtım, on beş dakika önce çorba içmemişçesine. vegan, Arap yemekleri yapan bir restorana gittik Türk arkaşamla. orada yemekleri yapan abi o kadar iyi ve karizmatik biriydi ki... Türkçeyi İngilizceden öğrenmiş, belli, yani İngilizce bir aksan duyuluyordu, Araptan ziyade. sonra yemekleri getirdiğinde ben ağlıyordum. sadece ekmeği bırakıp tepsiyi geri götürüyor gibi yaptı, ben de güldüm. nereli olduğunu sordum, Filistinliymiş. yemekler Türkiye'de yediğim en iyilerindendi. mekân on numaraydı. Ahmet abi ve yemekleri günümü güzelleştirdi. bana gelmiş, salatada acı seviyor musun, diyor o güzel Türkçesiyle. şefin sırrını da öğrendik hesabı öderken. İstanbul'daki favori yerlerimden biri oldu sanırım.