Orhan Pamuk’un 22-26 yaş aralığındayken yazdığı kendi doğduğu semt de olan Nişantaşı’lı bir ailenin 3 kuşağı üzerinden 3 farklı dönemin siyasi, edebi,sosyal yaşamını daha çok karakterler arası diyaloglarla görüyoruz. Genç yaşta yazdığı bu roman 3 dönemi de sanki içerisinde yer almış gibi aktarmayı başaran Orhan Pamuk’un edebi yolculuğunun başlangıç kitabıdır. Karakterlerin neredeyse hepsinin bir arayış içerisinde olduğunu ve okuyucunun da bu karakterlerin bazılarında kendi hayatından parçalar bulacağını düşündürten roman Orhan Pamuk’un en uzun romanı olmasına rağmen bazı bölümlerde tekrara düşse de kolay okunan bir roman.
Kitabın ilk bölümde 20.yüzyılın başında tüccarlık yapan Cevdet Işıkçı’nın bir günü konu alınıyor. Dönemin siyasi gelişmelerini, Abdülhamid dönemini, Jöntürkleri ,Osmanlıdaki aile yapısını görüyoruz.2.bölüm 1930’ları konu alıp Cevdet Bey’in eşi Nigan Hanım, çocukları Refik, Osman ve Ayşe ile çevrelerini konu alıyor. Cumhuriyet’in ilanıyla gelen devrimleri, siyasi ,sosyal ve aile hayatındaki değişimleri görüyoruz. Diğer iki bölümden daha az yer edinen son bölümde ise 1970’lere Cevdet Bey’in torunu Ressam Ahmet Işıkçı ile birlikte bakıyoruz. Onun gözünden de Nişantaşı’nın değişimini, siyasi çekişmeleri, sanat alanındaki görüşleri okuyoruz.