Kitabın baskısında iş bankasından beklemeyeceğim hatalar vardı. Düşük cümleler, kelimelerdeki harf hataları okumayı zorlaştırdı. Bunun üstüne neredeyse her sayfadaki dipnotlar insanı okumaktan iyice soğutuyor, sıkıcı bir hal alıyor.
Ostap Bender ve Vorobyaninov'un hikayesi güzel bir hikaye. İki maceraperest bir sandalyenin içine gizlenmiş pırlantaları bulmak için sayısız maceraya atılıyor. Bu maceralar uzun soluklu bir macera oluyor. Çünkü bu sandalye takım halinde satılacakken ayrı ayrı satılmaya karar veriliyor. Bu da 12 ayrı kişiye verildiğini ve 12 ayrı farklı adrese yolculuk yapılması anlamını taşıyor.
İkilinin bu yolculuklarda paraları kalmıyor. Farklı yollardan para kazanmaya çalışıyorlar. Vorobyaninov, dilencilik yapıyor ; Ostap ise üç kağıt oyunu oynattırıyor. Yol ve yiyecek masraflarını çıkarmaya çalışıyorlar.
Sandalye sayısı azaldıkça pırlantaları bulma olasılığı artsa da okuyucu olarak ben fazla umutlanamadım. Sandalyeleri her parçaladıklarında ve pırlanta bulunamadığında umutsuzluğum daha da arttı. Bunu sizde hissedeceksiniz.
Bakalım, Ostap ve Vorobyaninov pırlantaları bulup servet edinebilecekler mi? Bunu romanın sonunda öğreneceksiniz!