Çarpıcı, vurucu bir bedduayla açılan kitapta, yazar Primo Levi, toplama kampında yaşadıklarını anlatıyor. Kitabı benzer konuları ele alan anlatılardan ayıran en önemli özellik, yazarın tanık olduğu olayları aktarırken kullandığı yalın ve tarafsız dil. Kitapta tek satır yakınma, şikâyet, ağlama olmamasına rağmen anlatılanların bu kadar etkili olması, yazarın ve çevirmenin ustalığını olduğu kadar kelimelerin en sade ve iddiasız halleriyle bile ne kadar güçlü olabileceğini gösteriyor.
Soykırım, ötekileştirme gibi konular üzerine okumaktan hoşlanan, ötekinin hikâyesini merak eden edebiyat severlerin ilgisini çekecek bir kitap.