#jacklondon bu otobiyografik romanını “Snark” adlı yatında, aynı zamanda Martin’in son bulduğu, Güney Okyanusu’na yaptığı yolculuk sırasında yazdı.
#martineden olağanüstü bir karakter, sabrına, azmine ve kendine olan inancına çıkarıyorum.
Şans eseri, denizci Martin Eden zengin bir aileden gelen Ruth ile tanışır ve ilk görüşte âşık olur. O prestijli, kültürlü insanların sınıfında yer almak ister ve aralarındaki statü farkını kapatmak için sabırla, azimle kendini geliştirir. Ama nasıl bir azim! Martin bir otodidakttır, kendi kendini eğitir. Yazma tutkusunu keşfeder ve yazar olmaya karar verir. Yoksulluk içinde, hikâye ve şiir yazıp bunları farklı dergilere gönderir, sonuçları tam bir felâkettir. Bazen çaresizdir ve ciddi maddi sıkıntıları olur, günlerce aç kalır ama ASLA umudunu yitirmez!
Kendini geliştirdikçe, o kültürlü olduğunu düşündüğü insanların aslında sadece bilindik fikirleri savunduğunu anlar ve boynuz kulağı geçer.
Tıpkı Eden gibi, Jack London da, bir yazar olarak tanınmak için tüm hayatı boyunca mücadele etti.
Türkçesini ilk defa okudum, hâlâ kitap hakkındaki görüşüm aynı - yerini fazlasıyla hak eden bir eser