uykunun en çok yakıştığı yüz senin yüzün, yüzbin kere söyledim belki, senin ses tellerinde şiir yüzlü çocuklar. son zamanlarımızda, yanımda uyurken , o uykunun bana ait olmadığını, düşlerinde yüzünü gülümsetenin ben olmadığımı yani, anladım. seni kaybediyor olduğumu anladım. oğlunu kaybettikten sonra nasıl içli şeyler yazmıştı cahit sıtkı. bir kaybedişin şiiri. yaş otuzbeş yolun kimbilir yüzde kaçı. sensiz ömrümün ilk günü, ne klişe. ve bugünün diğerlerinden farkı ; bundan sonra her günü aynı kaybedişle yaşayacak olmam mı? kalsın. üstü kalsın demişti cemal süreya. yaşadığımız her şeyin üstü kalsın. bir tek kitaplarım, yani biliyorsun ya, senden değerli değil tabii, ama yaşanmışlıkların dize tarihleri onlar, onları geri almalıyım senden. bir de kediye iyi bak, son isteğimdir ikimize dair. o’ dur çünkü yaşadıklarımızın bir numaralı tanığı. halbuki başta hiç sevmemiştim onu. tedirgin bir insanım ben, çocukken de öyleydim. yani ansızın bir hareketle üstüme sıçrayacak diye tedirgindim hep. sonraları alıştım, seninle hayatıma giren herşeye alıştığım gibi. kediye iyi bak, belki o da benden sonraki sevgilini daha çok sevecek ama olsun. kendine iyi bak, benden daha çok seveceksin belki başkasını ama olsun. bir keresinde ne demiştin hani, “beni senin kadar kimse sevmedi” , ben de senin kadar sevmemiştim zaten kimseyi, kendine iyi bak hatırım için.