Az önce konuştuk seninle. Gelemeyeceğim dedim, olsun baba dedin hemen. Kızmazsın sen ablaların gibi. Küsmezsin. Ama kırılırsın. Bilirim. Kırılırsın, onu da söylemezsin. Gizli gizli ağlarsın. Yine bilirim. Çünkü babalar oğulları hakkında her şeyi bilirler. Söylemediklerini dahi. Yüreğinin bu yaşında bile nasıl büyük olduğunu da bilirim, içine sığdırdıklarını da.
Doğum günün kutlu olsun evlat. Soğuk bir günden yazıyorum bu satırları sana. Gün soğuk. Karakol soğuk. Ama senin varlığın sıcak. Eline hiç geçmeyecek bu mektup. Okumayacaksın. Sizi düşündüğümü bile bilmeyeceksiniz. İşte deyip geçeceksiniz. Günah çıkarmak benimkisi. Çekmecem yanınızda olamadığım her gün için yazılan mektuplarla dolu mesela. Aslıhan ablanın kaçırdığım karne günleri, Gülhan ablana söz verip alamadığım oyuncak bebekler ve annenin yanında olamadığım her an. Pişmanlıklar, geç kalınmışlıklar... Bir çekmeceye sığıyor hepsi sığmasına ama içine sığmıyor insanın bir yerden sonra.