özge

özge
@ozgeb
natura non contristatur
Sabitlenmiş gönderi
Gallup (1998) kendilik farkındalığının yalnızca biz insanlara özgü olduğunu düşünmekle kalmayıp, kültür ve uygarlığı tümüyle bu farkındalığa dayandırmıştır. Gallup işin içine biraz da "romantizm" ekleyerek, "kendilik farkındalığı gibi ayrıcalıklı bir yeti karşılığında ödediğimiz bedelin de ölüm farkındalığı olduğunu'' söylemiştir: "Kendi varlığının farkında olan, bu varlığın bir gün yok olacağının da farkında olmak zorundadır''
Reklam
288 syf.
10/10 puan verdi
Adem'in Dili
Adem'in DiliDerek Bickerton
8.9/10 · 42 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
%20 (50/240)
Freud'dan Lacan'a Psikanaliz
Freud'dan Lacan'a PsikanalizSaffet Murat Tura
7.6/10 · 167 okunma
Alice Miller The Truth Will Set You Free kitabında Anne-babamıza öfke duymamız onlardan hâlâ korktuğumuzu gösterir. Hâlâ onlardan korkmamız da yetişkin olamadığımızı." diyor. Öfkenin çocukken yaşadığımız çaresizlikten kaynaklandığını, çıkış yolu bulur bulmaz kaybolacağını ekliyor.
Sayfa 42
Reklam
çocuk asla eksik, kusurlu davranmaz; sanıldığı gibi çocuğun davranışlarını "düzeltmemiz" gerekmez. yapmamız gereken tek şey, çocuğun neden o şekilde davrannaya ihtiyaç duyduğunu bulmaktır.
Sayfa 15
Acı çekmemek için yerinden kımıldamamak gerekir, hiç kımıldamamak, hiçbir de­vinimde bulunmamak, hiç istememek gerekir. Tam bir apati; yani kayıtsızlık. Dünyaya kayıtsız gözlerle bak­mak. Ama kim demiş yaşamın amacı acı çekmemektir diye... Aksine yaşamın esasında acı çekmek vardır. Tıpkı yokluğun varlık karşısında başat olması gibi mutluluk söz konusu olduğunda acı da başattır. Acı esastır, mutlu­luk ise kısa anlarda gerçekleşen bir istisnadır. Zaten bu kadar değerli olmasının nedeni istisna olmasından kay­naklanıyor. Zamanımızda mutluluğa tapılırken, ki mut­luluk tatmin olmakla karıştırılıyor, halbuki mutluluk insanın kendisini kendi dileğince gerçekleştirmesidir, acı aşağılanıyor, tu kaka ediliyor, hasıraltı edilmeye çalışılı­yor. Halbuki acı da mutluluk kadar vardır, hatta dedi­ğim gibi esastır. Acıyla barışmak, onu normalleştirmek gerekiyor. Acı da diğer her türlü duygu gibi yaşamanın bir parçasıdır ve önünde boyun eğilerek kabul edilme­sinden başka bir yol yoktur.
Sayfa 62
Aşırı-Kültür yaşamlarımızı sa­nallaştırdı. Yaşamlarımızın Gerçeklik’ten kurtulup insan dünyasının gerçekliğiyle yetinmesine neden oldu, insan bu nedenle kendi yapımı olan bu dünyanın içinde giderek kendi gerçekliğini yitirerek bir imgeye dönüştü.
Sayfa 52
Dünya, biz onunla konuşmaya çalışmadığımız sürece, bizimle konuşmaz. Çünkü o bize bakmaz; bizimle ilgilenmez. Bizim onunla konuşmaya ihtiyacımız vardır; onun değil.
Sayfa 34
Özgürlük uzaklarda bir yerde bizi bekleyen, ulaşılması gereken, mistik ya da ideal bir şey değildir; o buradadır; hemen yanı başımızda; gerçekleştirilmeyi, özgürbırakılmayı bekliyordur. Bir hülya değil yani. Bana ışık tu-tan kitaplar okumuşumdur; yani benimle konuşan kitaplar. Bunlardan birinde Caudvvell, ‘Özgürlük insan ilişkilerinde saklıdır’ diyordu. Bu cümle beni özgürleştirdi. Özgürlük, ulaşılması gereken soyut bir hedef değil, gündelik yaşamımızın içindedir. Özgür olabilmek için bir başkasının daha bulunması gerekir. Öbür türlüsü bir başınalıktan başka nedir ki? Bir başkasının daha bulunması, özgürlük konusunda da bizi aynı yere getiriyor. Konuşmaya, karşılıklı bir söyleşi inşa etmeye, demek bir Dünya tasarımı kurmaya ve bu tasarım içinde kendimizi özgür kılmaya.
Sayfa 15
Resim