Özge Dinçer

Özge Dinçer
@ozgedncrr
Psikoloji
4 okur puanı
Ekim 2020 tarihinde katıldı
Aile Saadeti
“Kötü giden bir ilişkiye göre konum almak ‘kol kırılır yen içinde kalır’ mantığıyla hareket edip belki de var olan düzeni korumak, alışkanlıkları bozmamak adına kişinin kendi ihtiyaçlarını, beklentilerini yok sayması anlamına gelir. Bu durumun hazin sonucu ise kendimize yabancılaşmaktır. Yaptığımız her şeyi otomatik pilota alıp mecburiyetten ve keyifsiz bir şekilde yapmak. Ben kimdim? Beni neler mutlu ederdi? Yaşamıma nasıl anlam katardım? gibi soruların cevaplarını hatırlayamamak. Öyle ki bir süre sonra bu soruları soramaz hale gelmek. Saçımızı süpürge edip o süpürgeyle kendi yaşam sevincimizi evimizden dışarı süpürmek..”
Reklam
Çocukluğa İnmek
“Yaralarımıza çağırdığımız insanların bize yeni yaralar açma olasılığı oldukça fazladır. Yara yarayı çağırır çoğu zaman. Yara yarayı sever, bazen de yaralıyı... Bu yüzden değil midir ki benzer ilişki paternleri, benzer adamlar/kadınlarla, benzer buhranlara sürükleniriz her seferinde. ‘Yine aynısı oldu’ deriz.... O yaralar bizimdir. O yaraları başkalarının sarıp sarmalamasını beklemektense önce kendimiz onlara dokunabilme cesaretini gösterebilmeliyiz.”
Utanmazın biri seni incitirse, hemen şunu sor kendi kendine: “Dünyada utanmazların bulunmaması olanaklı mıdır?” Olanaksızdır. Öyleyse olanaksız olanı isteme; çünkü bu insan da dünyada varolması kaçınılmaz olan utanmazlardan biridir. Bu düşünceyi bir hırsızla, bir hainle, ya da başka bir kötü insanlar karşılaştığında da aklında tut, çünkü bu tür insanların varolmamalarının olanaksızlığını anımsar anımsamaz onlara daha kolay katlanırsın.
Sayfa 131Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Yaşantımızda büyük bir enerjiyi, bildiklerimizi kendimizden saklayabilmek için onları bastırmaya çalışırken harcamaktayız. Ve bu bastırılan bilgiler de küçümsenmeyecek derecede fazladır. Talmud’da, gerçeğin bastırılması olayını şiirsel bir dille anlatan şöyle bir efsane vardır: Bir çocuk dünyaya geldiğinde, melekler onu alnından öperek doğum anına dek bütün bildiklerini unutmasını sağlarlar. Çünkü eğer çocuk bildiklerini unutmazsa yaşamı dayanılmaz olacaktır.”
Sayfa 132Kitabı okudu
“İnsanların mutsuz oldukları bir toplumda yaşıyoruz. Yalnız, çeşitli korkular altında acı çeken, ruhen dengesiz, yıkık ve bağımlı olan bu insanlar, önce bütün çabalarıyla kendilerine boş zaman yaratmaya çalışırlar, sonra da bu zamanı “öldürebildikleri” ya da geçirebildikleri oranda sevinç duyarlar. Ne acı bir çelişki.”