Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Özge Gören

136 syf.
10/10 puan verdi
Kitap birbirinden bağımsız on öyküden oluşuyor. Her birinden ayrı etkilendim. Öyküler çok uzun değil, çoğunlukla 5-6 sayfa. Yazarın üslubu sayesinde olsa gerek akıp gidiyor ve o kadar çarpıcı sonlar yazmış ki sayfaları nasıl geçtiğinizi anlamıyorsunuz. Bir de biraz daha tecrübeli bir okur olduktan sonra fark ettiğim bir şey var; öykülerin çok kesin ve net bir sonu olmayınca daha etkileyici olduğunu düşünüyorum. Okumaya ilk başladığım zamanlarda, öykünün sonunun biraz da okurun hayal gücüne bırakılmasını hiç sevmezdim, eksik gelirdi. Ancak kitap sayesinde bir kez daha fark ettim ki asıl her şeyi yazardan öğrenirsek eksik…
Fildişi Karası
Fildişi KarasıYekta Kopan · Can Yayınları · 2014132 okunma
Reklam
252 syf.
·
Puan vermedi
Ne edebi ne de ahlaki herhangi bir kaygı güdülmeden, tamamen samimiyetle yazılmış bir anı kitabı. En azından bana öyle hissettirdi; tabii ki yazanların doğru olup olmadığını bilemeyiz. Anı, otobiyografi kitaplarına edebi haz alma beklentisine girerek başlamam hiçbir zaman. Teoman yazar değil, öyle bir çabası da var mı bilmiyorum. Ama olmazsa olmazı samimiyet değil midir, sadece çıkışları değil, inişleri çıkışları görmek değil midir? Bu yönden tamamen tatmin oldum diyebilirim ki üslup olarak da çok keyifli. Kasmamış yani anlatabiliyor muyum? Çocukluğundan başlayıp bugünlerine, ailesine, ilişkilerine, çalıştığı insanlara, ilk gitarını aldığındaki o mutluluğa, ünlü olmak için çıktığı yolculuklara, Elvis sevdasına, Yavuz Çetin'li anılarına, parasını vermeyen barlara, ünlü oluşuna, şarkıların hikayelerine, müziğe -ve en önemlisi kendi müziğine- bakış açısına şahit olmak bana keyif verdi. Çok sevdiğim Fahişe şarkısından bi alıntıyla bitireyim. not: Teoman'ın o seksi sesiyle okuyun lütfen * sordum, niye sattın diye yoksulluğunu? dedi, elimdeki sadece oydu niye sattın vücudunu daha mı kötü, dedi, satmaktan ruhumu? herkes, dedi, merak içinde ölümden sonra hayat var mı diye boşuna düşünürler sanki hayat varmış gibi ölümden önce *
Fasa Fiso
Fasa FisoTeoman · Hep Kitap · 20181,650 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
Öyküler... Fakat uyarayım rahatsız edici öyküler, çünkü gerçekler. Aslında yaşandığını bildiğimiz fakat yokmuş gibi davrandığımız gerçekler. Her öykünün baş rolü birer kadın. Hepsi farklı, yaşları, işleri, görünüşleri. Ve de en önemlisi hepsi gerçek.
Pubis Üçgeninin İç Acıları
Pubis Üçgeninin İç AcılarıÖzgür Danışman · Tolstoy Yayıncılık · 201437 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
224 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Elime geçer geçmez başlayıp bitirdim. Karakterler başarılıydı, kurgu çok güzeldi, sürükleyip götürdü kısaca. Ancak neler olacak diye sonuna kadar bir solukta gelip çok hızlı, özensiz, gereğinden fazla eksik bırakılmış bir sonla karşılaşmak sinir bozucuydu’ taa ki suçu kendimde arayıp kitapla ilgili başka incelemeleri, yorumları okuyana kadar. Ekşi sözlükte denk geldiğim bir yorum kitapla ilgili bütün düşüncemi değiştirdi: ‘öncelikle bir "varlık" değil, "yokluk" anlatısı olduğundan, eserin sonunu hiç hızlıca yazılmış ve tamamlanmamış bulmadım.’ tamamını okumak isteyenler için de: eksisozluk.com/entry/63990324
Sputnik Sevgilim
Sputnik SevgilimHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20165,7bin okunma
419 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Uuuupuzuuuuun bir aradan sonra tekrar 1000kitap, tekrar inceleme! Soğukkanlılıkla... Bir cinayet romanı için seçilebilecek en etkili isimlerden biri bence. Size de duygusuz, ardı ardına öldürmekten çekinmeyen seri katilleri hatırlatmıyor mu? Yani en azından çoğunuza :) Dışarıdan bakıldığında gerçekten vahşice işlenmiş cinayetler ve bunların
Soğukkanlılıkla
SoğukkanlılıklaTruman Capote · Sel Yayıncılık · 2004735 okunma
Reklam
212 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Hayata farklı başlamış, din ile iç içe büyümüş bir çocuğun yaşadıkları ve aslında yaşamak istedikleri. Kısıtlamaların, efendisi olarak gördüğü din adamlarının, yaptıkları ayinlerin kısaca çevresinde dini ile ilgili olup biten her olayın büyüdükçe anlamını sorgulamaya başlayan bir karakter. Fakat karakterdeki asıl ilgi çekici kısım: dinindeki en büyük, bağışlanamaz günahlardan olan hemcinsine ilgi duyma. Dindeki kısıtlamaların - özellikle cinsiyetle ilgili olanların- insan üzerindeki psikolojik etkileriyle ilgili çok güzel bir roman olmuş. Bu kitabı çaktırmadan poşetime atan tatlı ve aşırı ilgili Samsun Tuyap kitap fuarı görevlisi Sel yayıncılık çalışanına da çokçokçok teşekkür ediyorum. (olayın üstüne kendisini tüm sosyal medya hesaplarından taciz ettiğim doğrudur:) Kısaca demem o ki; açın Hozier'den Take Me to Church'ü, o desin: 'We were born sick,' you heard them say it My church offers no absolutes She tells me 'worship in the bedroom The only heaven I'll be sent to Is when I'm alone with you I was born sick, but I love it Command me to be well Amen. Amen. Amen siz de din ve' hasta'ların kısa yolculuğuna çıkın.
Tek Meyve Portakal Değildir
Tek Meyve Portakal DeğildirJeanette Winterson · Sel Yayıncılık · 2015583 okunma
64 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Yine bir solukta biten Zweig hikayesi. Kesinlikle kısa olduğundan değil, sayfaları nasıl çevirdiğinizi anlamadığınızdan. Hem bu kadar sade bir üslupla hem de bu kadar kısa yazılmış öyküler nasıl bu kadar etkileyici olabilir? Yazar o korkuyu, çaresizliği nasıl bu kadar hissettirebilir? Zweig gerçekten başarıyor. Kahramanın çıkmazlarını, duygularını birebir yaşatıyor. Diğer tüm kitapları sırada. Bu ay Arka Kapak dergisinde dosya konusu Zweig. Kesinlikle alınmalı. Benim gibi meraklılarına duyurulur :)
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021111,2bin okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Adı üstünde Russell'dan mutlu olmaya dair bazı tespitler. Ama ben sadece en çok ilgimi çekeni paylaşmak istiyorum sizinle. Russell'a göre mutlu olabilmenin en kolay yollarından biri ilgi alanlarınızın çok ve çeşitli olması. Örneğin ormanda sıradan bir insanın yürüdüğünü düşünelim. Başta ağaçlara, yeşile hayran kalır ancak bir süre sonra manzara ilgisini çekmemeye başlar. Yürüdükçe sıkılacaktır. Fakat böceklere ya da farklı bitkilere ilgi duyan bir insan mesela. Hem o yürüyüş sırasında aldığı haz çok çok daha fazla olacaktır hem de çok daha geç sıkılacaktır orada yürümekten. Size yüzünden gülümseme eksik olmayan erkek arkadaşımdan bahsetmek istiyorum. Birbirinden farklı birçok ilgi alanı var. Köpekler, voleybol, tenis, müzik, arabalar gibi. Onunla sahilde yürürken mesela, gördüğü her köpeğin cinsine dikkat etmesi, duyduğu her şarkıdaki enstrümanları anlamaya çalışması, bu gibi küçük şeyler belki ama böyle ilgiler hem onun sahilde yürümekten bana göre daha çok zevk almasını hem de daha mutlu hissetmesini sağlıyor. (canım ben de çok zevk alıyorum da örnek olsun diye) Eh toparlamam gerekirse: mutlu olmak için - mutluysanız da daha mutlu olmak için- ilgi alanlarınızı genişletin. Bir şeylere zorla ilgi duyun demiyor tabi Russell ancak bir şeylere biraz daha dikkatli bakarsanız onda ilginizi çeken bir şey mutlaka bulacaksınız.
Mutlu Olma Sanatı
Mutlu Olma SanatıBertrand Russell · Say Yayınları · 20134,035 okunma
59 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Hayatı film kesitleri, şarkı sözleri ve dizelerle yaşayan bir adam. Sadri Alışık, Samsunlu Orhan abi, Turgut Uyar. Sevdiği -hatta sevmek çok basit kalır- ütopyalaştırdığı bir kadını, Müzeyyen'i ve yazamadığı hikayeleri dinliyoruz bu adamdan. Belli bir olay zinciri yok ancak bir çırpıda bitiyor kitap. Kadın gidiyor ama adam onu aldattığından, ölümcül bir hastalığa yakalandığından ya da boktan bir nedenden değil mesela. Sadece gidiyor işte. Öyle durup dururken. Gerek dil gerek üslup olarak bütün özgünlüğü ve sadeliğiyle kalplere taht kuran İlhami Algör eseri. Okuyunuz, okutunuz.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutkuİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 201429,1bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Muazzam bir psikanalistten muazzam bir tahlil. Hiçbirimizin yabancı olmadığı korku duygusu, çok kısa bir hikayede bu kadar hissettirilebilirdi. Karakteri okuduğunuz değil de 'yaşadığınız' kitaplardan.
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022102,6bin okunma
Reklam
304 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Aynı fakirhane pansiyonunu paylaşan farklı karakterlerin yaşamlarından kesitler. İki varoluş özü. Bir yanda durmadan sevmek, şuursuzca sevmek, kendini feda etmek, harcamak. Öte yanda ise daha çoğuna sahip olmak istemek, gücünü arttırmak, zengin olmak, itibarlı olmak. Ancak olay seçimini yapmak değil kesinlikle, ölçülü olmak. Sanmayın ki âşıklardan bahsediyorum. Bu sevgi, bir babanın kızlarına olan sevgisi. Kitapta hayatını kızlarına adamış olan eski bir tel şehriye ve ekmek fabrikatörü Mösyö Goriot'un Madam Vauquer Pansiyonu'na yerleşmesinden sonra meydana gelen olaylar zinciri anlatılmakta. Kitabın başındaki uzun mekân tasvirleri 3 yıl önce kitabı yarım bırakmama neden olduysa da şimdi anlıyorum ki tasvirler, Balzac'ın okuyucuyu sokmak istediği dünyanın kafamızda oluşması için fazlasıyla gerekli. Demem o ki sabrın sonu selamet, iyi okumalar :)
Goriot Baba
Goriot BabaHonore de Balzac · Can Yayınları · 201714,7bin okunma
342 syf.
·
Puan vermedi
·
16 günde okudu
Spinoza'dan önermeler ve bunlara bağlı kanıtlamalarla dolu, hatta dolu dolu bir felsefi kitap. Spinoza'nın da belirttiği gibi, eserin tarz ve sistemi "geometrik" bir şekilde düzenlenmiş. Geometri, Spinoza'nın düşünce yapısında bir düşünce biçiminin kusursuz bir şekilde ortaya konulmasının yolu olarak anlaşılır. Tıpkı Öklid
Etika
EtikaBaruch Spinoza · Dost Kitabevi Yayınları · 20191,579 okunma
183 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Anadolu kasabasında bir kadıncağız yoldan geçerken susayan olur diye, camının önüne bir testi suyla bir bardak bırakırmış. Her normal insan gibi 'böyle insanların arttığı bir dünyada yaşamak' isteriz. Ancak Celal hoca olaya çok farklı bir açıdan bakarak düşündürecek sizi, toplumun değer yargılarının ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğunu
Bir Toplum Nasıl İntihar Eder?
Bir Toplum Nasıl İntihar Eder?Celal Şengör · Ka Kitap · 20161,006 okunma
255 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Her ne kadar kapak resmi ve basımıyla 'kolay' kitap gibi gözükse de konusu ve anlattıklarıyla 'zor' kitap bence. Ancak bu kesinlikle üslupla alakalı değil. Hatta aksine, içeriğine göre çok anlaşılır, terimlere boğulmadan ayrıca çok da samimi yazılmış bir kitap. Bölümler halinde ilerliyor ve son bölüm anlatılanların toparlanması niteliğinde bir
Zamanın Kısa Tarihi
Zamanın Kısa TarihiStephen W. Hawking · Alfa Bilim · 20209,5bin okunma
179 syf.
·
Puan vermedi
·
22 saatte okudu
-Gezegenimizde Everest dağından daha yüksek bir dağ olabilir mi diye düşündüğünüz hiç oldu mu? Biraz şaşırtıcı ama olamaz! Peki neden olamaz? -Islak kum neden kuru kumdan koyu renkte görünür? -Neden 'hoh' yaptığımızda sıcak hava çıkar da, üflediğimizde soğuk hava çıkar? -Sıcak su soğuk suya göre daha hızlı donar, neden? İşte böyle sorular. Kimisi daha önceden merak edip düşündüklerim ya da okulda cevabını öğrendiklerim, kimisi de birincisi gibi ilk defa gördüğüm biir sürü soru. Kitap iki bölüm şeklinde yazılmış: Sorular ve Cevaplar. Çok ağır konular içermemekle beraber lisede fen bilimleri derslerini alan herkesin rahatça anlayabileceği, sade bir anlatımla yazılmış; konuyu açıklayan görseller de kullanılmış. Biraz da olsa meraklı olan herkes için iştah açıcı bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ancak kitabın elimdeki basımı 2003 yılına ait. Değişen veya artık yanlış olduğu düşünülen şeyler olabileceğini de göz ardı etmemek lazım tabii. Cevaplar biraz uzun olduğu için yazamadım isteyenlere seve seve fotoğrafını gönderebilirim.
Gündelik Bilmeceler
Gündelik BilmecelerPartha Ghose · Tubitak Yayınları · 199654 okunma
279 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Gezi, anı ve yaşantı kitapları bazen sıkıcı olabiliyor. Sonuçta tanımadığımız insanlardan, görmediğimiz yerlerden bahsediyor yazarlar. Ancak anlatılanlar mizahi bir dille anlatılınca hiç de öyle olmuyor. Hele bir de huysuz, tatlı bir kadın anlatıyorsa. Sadece şunun da olmasını isterdim: Yazar, 'Samsun dışında bütün Karadeniz kentleri birbirinden güzeldir.' yazmış ancak Samsun'u neden sevmediğini belirtmemiş. Gerçi Karadeniz gezilerine genel olarak çok küçük bir yer ayırmış. Samsun'da okuyan biri olarak orada neler yaşadığını merak ettim gerçekten. Keşke biraz daha -bir Bodrum kadar olmasa da- yer ayırsaymış Karadeniz gezilerine. Okuyucuyu merakta bıraktığını düşünüyorum, yani en azından beni.
Bir Dinozorun Gezileri
Bir Dinozorun GezileriMina Urgan · Yapı Kredi Yayınları · 20213,069 okunma
Reklam
156 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Hem 'aylak' hem 'aykırı'. Hem sorunlu geçen çocukluk yüzünden hem de hayatına giren kadınlardan. Atılgan'ın üslubuna alışmak zordu başlarda. Kimin konuştuğunu, hangi mekanda olduğunu anlamak bulmaca gibiydi. C.miydi konuşan, B.miydi, Güler mi yoksa Ayşe mi? Şaka bir yana, bu alışma sürecinde kaçırdığım yerler olabileceğini düşündüğüm için tekrar okunacaklar listesine aldım Aylak Adam'ı. -Devamı SPOILER gibi gibi- Bastırılmış duyguları, psikolojik çıkmazları olan bir adamın gerçek aşkı arayışı. Bilinçaltında yer etmiş bazı olaylar kadınlara olan yakınlığını etkiliyor çoğu zaman. Kadın bacağına dokunma dürtüsü mesela. Ayşe'yi Güler'den ayıran en büyük fark. Hatta bu dürtü beraberinde kulağını kaşımasını da getirmektedir. Onu 'aylak' yapan da çocukluğu ve kesinlikle benzemek istemediği babası belki de. Ve son: "Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı."
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,6bin okunma
384 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Felsefe, psikoloji. İki dev öyle güzel buluşmuş ki kitabı okurken gözlerimi sabit bir noktaya dikip düşündüğüm dakikaları toplasam, kitabı bir kere daha okuyabilirdim herhalde. Kitabı okurken akla sürekli 'acaba hangi olay ve kişiler kurgu, hangileri gerçek' sorusu geliyor haliyle. Ancak son bölümde yazar gerçekleri ve kurguları açıklayarak soru işaretlerini giderdi sağ olsun :) Nietzsche'yi daha önce okumayanlar eminim onun felsefesini merak edecekler. Nietzsche'yi daha önce okumuş olanlarsa biraz daha iyi anlayacaklar. Ve son olarak, 'Hakikâtin ne kadarına dayanabilirsin?'
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202351,9bin okunma
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Holden bir çocuk. Ama düşünen bir çocuk. Hayatın ondan neler beklediğinin farkında bir çocuk. İşte bundan olacak ki 'Çavdar Tarlasındaki Yakalayıcı' o. (Kitabın orijinal adı The Catcher in the Rye yani Çavdar Tarlasındaki Yakalayıcı'dır. Neden Çavdar Tarlasında Çocuklar diye çevrilmiş hâlâ anlam veremiyorum.) Kitap da zaten adını Holden'ın büyüyünce olmak istediği, çavdar tarlasında oynayan çocukları uçurumdan uzak tutan ve düşenleri yakalayan hayali mesleğinden alır. Burada bahsedilen uçurum çocukluktan yetişkinliğe geçişi sembolize etmektedir. Holden'ın çocukları korumak istediği uçurum, yetişkinlerin sahte dünyasıdır. Fakat Holden da bir çocuktur ve onu da tutan kimse yoktur. Yavaşça ilerlediği sahte dünyanın farkındadır, ancak yapabileceği bir şey olmadığının da.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159bin okunma
465 syf.
8/10 puan verdi
Her ne kadar gereksiz betimlemeler olduğu, çok fazla ayrıntıya ve tekrarlara yer verildiği düşünülse de karakterlerin daha iyi anlaşılması için bunun gerekli olduğunu düşünüyorum. Okur Füsun'u tanımıyor, nasıl gözüktüğünü bilmiyor. Bu şartlar altında müzeyle sonuçlanacak kadar saplantılı bir aşk hikayesinin anlaşılabilir olması için yazarın Kemal'i, Füsun'u çok iyi tasvir etmesi gerekir. Uzun betimlemeler ve tekrarlar biraz da bundan kaynaklansa gerek. Dediğim gibi, her ne kadar bazen bu olay daha kısa bir şekilde de anlatılabilirdi diye düşünsek de o tekrarlar, karakter analizleri, tasvirler, ayrıntılar olayın benimsenebilmesi için gerekli.
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,1bin okunma