İnsan, varolduğu günden bu yana sürekli olarak, içinde yaşadığı dünyayı ve evreni tanımaya ve anlamaya çalışmış, ancak bu çabası içinde en az tanıyabildiği varlık yine de kendisi olmuştur.
Nora neredeyse bütün hayatı boyunca böyle hissetmişti.
Her şeyin ortasında. Hangi yöne gideceğini bilmeden çabalamış, çırpınmış, yalnızca ayakta kalmaya çalışmıştı. Pişmanlık duymadan hangi yola devam edeceğini bilememişti.
Kadın kendini birdenbire zavallı hissetti, tıpkı on dört yaşındayken ve Mösyö Darbedat’nın, canlı ve hafifçe, “İnsan sana bakınca, ellerini ne yapacağını bilemiyormuşsun sanıyor,” dediği zamanki gibi.