Ahitler ~ Margaret Atwood
”Hiç kimse ölmek istemez. Ama bazı insanlar yaşamaya zorlandıkları hayatı kabul etmez”
Ahitler, Gilead rejiminin çöküşünden 15 yıl sonrasını konu alıp üç farklı kadının gözünden anlatılmış. Bu karakterler aracılığıyla Gilead’ın iç yüzü, direniş hareketleri ve rejimin sonunun nasıl geldiği detaylandırılmış. “Damızlık
Birinci Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkım sadece politik ve askeri değildi. Bireylerin iç dünyasında da bir tahribattı yarattı bu savaş. Çaresizlik ve bunalım içine düştü birey. Bu kimlik bunalımı felsefe ve edebiyatın da konusu hâline geldi. “Varoluşçuluk” felsefesi doğdu. Varoluşçuluk deyince akla gelen en önemli isim şüphesiz
Fazla büyük usta kalmadı.
Zamanımızın gerçek kötülüğü budur.
Kalbin yolları, gölgelerle kaplanmış.
Yararsız görünen seslere kulak vermeliyiz.
Okul duvarları, asfalt ve refah reklamlarının
uzun kanalizasyon boruları ile dolu beyinlere,
böceklerin vızıltıları girmeli.
Her birimizin gözlerini ve kulaklarını,
büyük bir rüyanın başlangıcı olan
İstediğimizi istediğimiz zaman yapma özgürlüğümüzün olmasına duyulan ihtiyacın, Maslow'un saygı ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçları arasındaki dönemde ortaya çıktığını düşünüyorum...
Bu ihtiyaçlarını yeterli bir seviyede ve yeterli bir süre boyunca tatmin eden kişiler daha sonra yetkinlikleri ile uyumlu sorumluluklar almaya hazır duruma gelirler. Temelde özgür olduklarını hissederler ama gerekli zamanlarda bundan belirli süreler için vazgeçebilirler. Özgürlük veya bağımsızlık ihtiyaçları ileri derecede engellenen veya kişilik yapıları nedeniyle özgürlük ihtiyacını tam olarak alamayan kişiler, bu dönemi sağlıklı bir şekilde geçiren kişilerden farklı olarak özgürlükleri engellendiğinde yoğun bir sıkıntı yaşarlar. Günlük yaşamın normal zorundalıkları bile onlar için büyük bir tehdittir. Özgürlüklerine bir daha kavuşamayacaklarını hissederek uyum bozucu davranışlar gösterebilirler. Özgürlüklerini garanti altına almak için hayatları boyunca ayrıcalıklı pozisyonlara gelmek ve bu durumu sürdürmek için yoğun çaba harcayabilirler. Ya da daha kısa bir yoldan uyuşturucu, alkol, dürtüsel yemek yeme ve dürtüsel cinsellik gibi yolları kullanabilirler.
Kendimize dair gerçekleri ancak rüyalarımızda bulabilirmişiz. Çoğu insan özgür olmak istemiyor. Çünkü özgürlük sorumluluğu getiriyor ve insanların çoğu sorumluluktan korkuyor.