Histerik, ilişkide/öteki’de "merhametli patron"u arıyor, veya “sevgisini gösteren efendi”yi. Yani zor olanı arıyor, neredeyse birbirini dışlayan iki şeyi aynı anda istiyor. Araması bitmeyecek hiç. Kimi bulursa bulsun, eksik gelecek.
Eksiği fantezi ile yamamaya çalışacak. Partneri obsesyonel veya narsisist bir efendi ise duygusal olarak itaatkar biriyle ya da partneri ikinci gibiyse ilkiyle flörtleşecek.
“Sevgisini esirgemeyen patron”(büyük öteki) bulma arzusu, mış gibi olan/yapan “gösteren”lerle karşılaştıracak histeriği. Karşılaştıracak diyorum çünkü yoksa da yaratacak atfederek/kurarak.
Bulduğu hiç bir partnere “tamam işte bu” demeyecek olmasının sebebi nevrotik döngü. Hidroelektrik santralde nasıl dinamo ile enerji üreritiliyorsa, nevrotik döngü sayesinde de haz (jouissance) üretiliyor. Yaşamsal bir gıdıklanma manasında haz burada, keyif/sefa değil.
Eksiği fantezileştirme yabanıllığı, doğacak çocuğun kız erkek farketmez “fallus göstereni” olarak kabulüyle/atfıyla sıklıkla “aile içine” alınır ve dolayısıyla toplum/gelenek nezdinde ehlileştirilir. Arzu saklanacak deliği hep bulacaktır.
Dolayısıyla, tam anlamıyla uyaran bombardımanlı provakatif bir çağda, arzunun binlerce yıllık geleneksel koruyucu sigortaları atmışken çocukların adeta tanrılaştırılması, çocukluğun yüceltilmesi de rastlantı değil sanırım.
“Sevgisini esirgemeyen patron” gibi neredeyse oksimoronik, imkansız bir idealin peşine düşülmesi, histerinin daha doğrusu nevrozun doğası hakkında bize önemli pusulayı veriyor; arzu tamamlanmaktan hep kaçacak çünkü yaşamın tarafında, ölümün değil.
-Oğuzhan Zahmacıoğlu