Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evrensel olarak aşağılanan dilencilerin böyle aşağılanmasının nedeni nedir? Bence çok basit bir nedeni vardır: Doğru dürüst yaşayacak kadar para kazanamadıkları için aşağılanırlar. Pratikte hiç kimse çalışma faydalı mı değil mi,verimli mi,asalak mı, diye dertlenmez;talep edilen tek şey, çalışmanın para getirmesidir. Modern konuşmalarda enerji ya da etkililik ,sosyal hizmetler konularında veya herhangi bir konuda 'Para kazanın, uygun yoldan kazanın, bol bol kazanın'dan başka bir şey söylenmiyor. Para, erdemin en büyük sınavı haline geldi. Dilenciler bu sınavdan geçemiyorlar, onun için de aşağılanıyorlar. Birisi çıkıp da dilencilikten haftada on sterlin kazansaydı, dilencilik hemen saygın bir meslek durumuna gelirdi. Gerçekçi bir bakış açısıyla bakarsanız, dilenci aslında bir iş adamıdır; tıpkı diğer iş adamları gibi,yaşamını, önüne hangi yol çıkmışsa o yoldan kazanan bir iş adamıdır. Onurunu,modern toplumdaki çoğu insandan daha fazla satmış sayılmaz; sadece zenginleşmenin imkansız olduğu bir iş alanı seçme hatasına düşmüştür.
Sayfa 202 - Venedik YayınlarıKitabı okudu
...yakından bakarsanız, dilencinin yaşamını kazanma yoluyla pek çok saygıdeğer insanınki arasında TEMEL bir ayrım olmadığını görürsünüz. Dilenciler çalışmaz, denir ancak ÇALIŞMAK ne demektir? Yapı işçisi bir çekici sallayarak çalışır. Mutemet rakamları toplayarak dilenci,her hava koşulunda kapı önlerinde dikilerek, bu sırada bacaklarında varis oluşarak ve kronik bronşit çekerek çalışır. Bu da diğerleri bir iştir;elbette çok faydasız bir iş ancak öyle bakılınca, birçok saygıdeğer iş de faydasızdır. Toplumsal bir tip olarak,dilencinin başarıları, diğer insanların başarılarıyla karşılaştırılabilir. Etkili ilaç satıcılarının yanında dürüst sayılır;bir pazar gazetesi sahibiyle kıyaslayınca yüksek ahlak değerleri olan bir adamdır, taksitçiyle karşılaştırılırsa kibar ve dost canlısıdır. Kısacası asalaktır ama zararsız bir asalaktır. Toplumdan çekip aldığı şeyin, kıtı kıtına yaşamak için gerekli olanın üstüne çıktığı neredeyse hiç görülmez ve ahlak düşüncemize göre, aldığını acı çekerek fazlasıyla öder. Bence, dilenciyi ne diğer insanların dışında bir sınıfa sokacak hiçbir şey vardır ne de bugünün insanlarının çoğuna onu aşağılama hakkını verecek bir şey.
Sayfa 201 - Venedik YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dilencilerin sosyal konumları hakkında bir şeyler söylemeye değer çünkü biri onlarla birlikte olduğunda ve onların sıradan insanlar olduğunu anladığında toplumun onlara karşı sergilediği tuhaf tavırdan etkilenmekten kendini alamaz. Birçok kimseye dilencilerle sıradan çalışan insanlar arasında temel bir ayrım varmış gibi hissederler. Onlar,suçlular ya da fahişeler gibi toplum dışı bir sınıf, ayrı bir ırk gibi görülürler sanki. Çalışan insanlar "çalışır" dilenciler "çalışmaz" onlar asalaktır, doğuştan değersizdirler. Dilencinin yaşamını dam aktarıcının ya da edebiyat eleştirmeninin kazandığı gibi kazanmadığı kesinlikle kabul edilmiş bir gerçekliktir. O toplumsal bir çıkıntı, bir fazlalıktır sadece. İnsancıl bir çağda yaşadığımız için varlığına tahammül ederiz ancak temelde aşağılık bir yaratıktır.
Sayfa 201 - Venedik YayınlarıKitabı okudu
İstediğin sürece, zengin ya da fakir ol,aynı hayatı yaşarsın. Okuduklarına, düşüncelerine bağlı kalabilirsin. Kendine sadece şöyle demen gerek: "Ben burada(böyle derken alnını gösteriyordu)özgürüm.' O zaman her şey yolunda demektir."
Sayfa 192 - Venedik YayınlarıKitabı okudu
Zaman zaman gece dışarı çıkar, göktaşlarını gözlerim. Yıldızlar bedava gösteri gibidir. Gözünü kullanmaya para istemezler.
Sayfa 191 - Venedik YayınlarıKitabı okudu
Cahilliği sınırsız ve insanı afallatacak derecedeydi.
Sayfa 176 - Venedik YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kitaplar kadınlara kadınlar şehirlere benzer, Paris Londra veya Madrid herhangi bir dişi kadar muhteşem herhangi bir dişi kadar alelade insan şehri ile biner trene şehri yani zaafları, alışkanlıkları zilletleriyle her kitapta kendimizi okuruz kendimizle yatarız her kadında. kitaplar ,kadınlar ,şehirler metruk kervansaraylar gibi boş onları dolduran senin kafan senin gönlün
Sayfa 262 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Bana ne Paris'ten Newyork'tan Londra'dan Moskova'dan Pekin'den Senin yanında Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu Geceme gündüzüme Gözlerin Lale Devrinden bir pencere Ellerin Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den Kucağıma dökülen Altın leylak
Eğitimli adam, yoksulluğun en büyük kötülüklerinden biri olan zoraki işsizlikle baş edebilir ancak elinde zaman geçirebileceği hiçbir şeyi olmayan biri işsizken, zincirlenmiş bir köpekten farksızdır. Düşmüşlerin herkesin ötesinde en acınacak kişiler olduğu doğru değildir. Asıl acınması gerekenler daha en başından o durumda olanlar, kafaları bomboşken yoksullukla karşılaşmış olanlardır.
Sayfa 211Kitabı okudu
Bertolt Brecht i hatırlattı *
Faydası olmayan bir işi sürdürme isteğinin altında halkın alt tabakasına karşı duyulan korkunun yattığına inanıyorum. Halkın alt tabakası(öyle düşünülüyor),son derece aşağılık hayvanlardır ve boşta kalırlarsa tehlikeli olurlar;en iyisi onlar düşünmeye vakitleri olmayacak kadar çok meşgul etmektir. Entelektüel olarak dürüst olan zengin bir adam,çalışma koşullarının iyileştirilmesi konusunda soru sorulursa, genellikle söyle bir şey söyler: "Fakirliğin tatsız bir şey olduğunu biliyoruz;fakirlik bize çok uzak olduğu için, onun tatsızlığı düşüncesiyle üzülüp güzel vakit geçiriyoruz aslında. Ama bizden konuda bir şey yapmamızı beklemeyin. Siz aşağı tabakadan insanların durumuna, tıpkı uyuz bir kediye acıdığımız gibi üzülürüz; koşullarınızda herhangi bir iyileşme olmasın, diye de var gücümüzle savaşırız. Bize göre şimdi olduğunuz durumda daha güvenlisiniz. İlişkilerin şu anki durumu bize uygun geliyor. Sizi serbest bırakma riskini göze alamayız, günde bir saat bile. Evet, sevgili kardeşlerimiz, bizim İtalya gazilerimizin parasını ödeyebilmek için sizin ter dökmeniz gerekiyorsa,dökün, cehenneme kadar yolunuz var."
Sayfa 138 - Venedik YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.