Tarih boyunca başkaları gelip ekmeğini talan etsin diye açın açlığı nı daim kılmak için kurulan, fakirliği üreten (Eğer, fakirliğin bek çisi olan ve insanları uyutan bir dindi, dersek doğru demiş oluruz. Nitekim tarih boyunca icraatı hep bu olmuştur.) ve onun bekçili ğini yapan bir din hakkındaki yargılarımız hiç şüphesiz doğrudur. Ancak nasıl olur da Ebuzer'i yetiştiren din hakkında da aynı şeyi düşünürüz? Ebuzer, islam'ın o tertemiz, parlak ve mükemmel çeh resi; Peygamber'in yetiştirdiği şahsiyet, hiçbir şeyi olmayan Ebu zer. Ne rengi ne ırkı ne sermayesi ne okur yazarlığı ne de kültürel eğitimi . . . Hiçbir şeyin etkisinde değildi. Tercüme de değildi! Her şeyden arınmış insani bir ruh. Sahip olduğu her şey bu fabrikanın, bu kitabın ve bu öğretinin ürünüydü. Tamamıyla orijinal. lşte bu dinin inşa ettiği bu kişi şöyle der: "Evinde yiyecek bir şey olmadı ğı halde, kılıcını çekip de il}s.a.nlai�:Saldırmaya�.-hl���i:�an�n!"
Avrupa'da bazen bu sözü söylerdim ancak kimin söylediğini belirt mezdim. O zaman bazıları bu sözün Proudhon'a ait olduğunu sa nırdı. Zira Proudhon, herkesten daha keskin ve sert konuşur. De dim ki Proudhon halt etmiş, bu derece sert bir sözü söylemek