"Klasik" (İngiliz veya Fransız tipi) sömürgecilikten tek farkı, yerli halkı ucuz işçi olarak kullanmak veya sömürgeci ülkenin ürünlerinin pazarı haline getirmek gibi bir sömürünün söz konusu olmamasıdır.
Onun yerine söz konusu olan, Yahudi yerleşim birimleri açma sömürgeciliğidir. Amaç, sadece "yerliyi" sömürmek değil, onu yerinden ederek onun yerine geçmek, onu kovarak işini elinden almak, onu sürgüne zorlamak veya ülke içinde siyasi acze düşürmek, ırk ayrımcılığı yapmaktır.
*İsrail'in siyasi siyonizminin parolaları da bunlardır zaten: Yahudi toprağı, Yahudi emeği ve Yahudi devleti.*
Tut-enkh-Amun'un mezarına ölümünden on-on beş yıl sonra soyguncular girmişti. IV. Thutmosis'in mezarına, yine onun ölümünden birkaç yıl sonra giren soyguncular üstelik kartlarını da bırakmışlardı: Duvar karalamaları, çağımızdaki dilenci ve hırsızların işaretleri gibi şekiller, ilkçağın parolaları! Mezara da öyle zarar vermişlerdi ki, yüzyıl sonra, anılara saygılı Haremheb, egemenliğinin sekizinci yılında, Katip Kej'e, "Merhum Kral Thutmosis'in mezarını Batı Teb'in değerli yurtlarında yeniden yaptırmasını" buyurmuştu. Fakat mezar soygunculuğu XX. sülale döneminde en yüksek noktasına erişti. Birinci ve İkinci Ramseslerin, Birinci ve İkinci Sethosların güçlü saltanat dönemleri sona ermişti. Bunlardan sonra gelen Ramses adlı dokuz kralın adlarından başka büyük yanları yoktu. Egemenlikleri zayıftı ve hep tehdit altındaydı. Rüşvet ve yiyicilik, yeni ve karşı konamaz bir güç haline gelmişti. Mezarlık bekçileri papazlarla, denetmenler bölge yöneticileriyle birlik olmuşlardı. Hatta Batı Teb'in şefi, mezarlığın korunmasına bakan bu en yüksek memur bile bir gün mezar soyguncularıyla elbirliği etmişti. Bugün IX. Ramses (i. ö. 1125- 1107) döneminin bazı papirüsleri sayesinde, üç bin yıl önce geçen ve o zamanlar büyük ilgi uyandıran bir mezar soygunculuğu davasına tanık olduğumuz ve o zamana değin hırsızların adları bilinmezken bu kez birdenbire adlarını da öğrendiğimizde bu, üzerimizde ürperti veren bir etki bırakmaktadır
Klasik" (meselâ İngiliz veya Fransız tipi) sömürcilikten tek farkı, yerli halkı ucuz işçi olarak kullanmak veya sömürgeci ülkenin ürünlerinin pazarı haline getirmek gibi bir sömürünün söz konusu olmamasıdır. Onun yerine söz konusu olan, Yahudi yerleşim birimleri açma sömürgeciliğidir. Amaç, sadece "yerliyi" sömürmek değil, onu yerinden ederek onun yerine geçmek, onu kovarak işini elinden almak, onu sürgüne zorlamak veya ülke içinde siyasi acze düşürmek, ırk ayrımcılığı yapmaktır İsrail'in siyasi siyonizminin parolaları da bunlardır zaten: Yahudi toprağı, Yahudi emeği ve Yahudi devleti.
İnsanlarla kurduğumuz ilişkiler aslında çok derin ama biz bir türlü o derinliğin hakkını vererek yaşayamıyoruz. Günümüzün dünyasında bu ilişkiler bütünü tam da Gülten ablanın (Gülten Akın) söylediği gibi "durup ince şeyler üzerine düşünme" hakkını elimizden aldı. Hayatımızda derinlikli, incelikli, hassas ve kuşkusuz bütüncül şeyler artık yok. Bunlar yerine ince gibi görünen, çok kalın şeyler var. Hesap numaraları var. Wi-Fi parolaları var; randevu defterleri, ajandalar, telefon tuşları var.
Klasik( mesela İngiliz veya Fransız tipi) sömürgecilikten tek farkı yerli halka ucuz işçi olarak kullanmak veya sömürgeci ülkenin ürünlerinin pazarı haline getirmek gibi bir sömürünün söz konusu olmamasıdır. Onun yerine söz konusu olan Yahudi yerleşim birimleri açma sömürgeciliğidir. Amaç sadece yerliyi sömürmek değil onu yerinden ederek onun yerine geçmek, onu kovarak işini elinden almak, onu sürgüne zorlamak veya ülke içinde siyasi acize düşürmek, ırk ayrımcılığı yapmaktır. İsrail'in siyasi siyonizminin parolaları da bunlardır zaten:
Yahudi toprağı, Yahudi emeği, ve Yahudi Devleti
Klasik" (meselâ İngiliz veya Fransız tipi) sömürge- cilikten tek farkı, yerli halkı ucuz işçi olarak kullanmak veya sömürgeci ülkenin ürünlerinin pazarı hâline getir- mek gibi bir sömürünün söz konusu olmamasıdır. Onun yerine söz konusu olan, Yahudi yerleşim birimleri açma sömürgeciliğidir. Amaç, sadece "yerliyi" sömürmek de- ğil, onu yerinden ederek onun yerine geçmek, onu kova- rak işini elinden almak, onu sürgüne zorlamak veya ülke içinde siyasî acze düşürmek, ırk ayrımcılığı yapmaktır. İsrail'in siyasî siyonizminin parolaları da bunlardır zaten: Yahudi toprağı, Yahudi emeği ve Yahudi devleti.
İnsanlarla kurduğumuz ilişkiler aslında çok derin ama biz bir türlü o derinliğin hakkını vererek yaşayamıyoruz. Günümüzün dünyasında bu ilişkiler bütünü tam da Gülten Ablanın [ Gülten Akın ] söylediği gibi "durup ince şeyler üzerine düşünme" hakkını elimizden aldı. Hayatımızda derinlikli, incelikli, hassas ve kuşkusuz bütüncül şeyler artık yok. Bütün bunlar yerine ince gibi görünen, çok kalın şeyler var. Hesap numaraları var. Wi-Fi parolaları var; randevu defterleri, ajandalar, telefon tuşları var. Hep sathi şeyler var yani. Derinlikli bir şey kalmadı. Derinlikli zannettiklerimiz hep stilize tuhaflıklar... Biz niye böyle olduk? Bundan sonra hep böyle mi olacak? Acaba bu yüzden mi kendimize, etrafımıza, dünyaya karşı bu kadar acımasızız? Bu depresif de bir mesele... Sağlıklı bir şey değil.