İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Bu kitabı aynı zaman diliminde iki kere okudum Kitapta beni çeken şeyler vardı ama kitabı tam olarak anlayamadım ve bu yüzden son 30 sayfada bırakıp başa döndüm. Önceden araştırıp okusaydım eğer bu etkiyi alamazmışım kitaptan onu gördüm.
İzci kamplarında başlayan ve pazubent savaşları şeklinde çeşitli propogandalar ile askerlik eğitimine
Abıru: 1.Yüz suyu. 2.Irz, namus, şeref, haysiyet.
Acuze: Huysuz, yaşlı kadın
Adülkahır: (Ödül kahır) Pembe çiçekli, çok yıllık otsu bir bitki
Agâh: 1.Bilen, bilgili 2.Haberli
Akarca: Sürekli işleyen çıban, fistül
Altar: Adak adanan ve kurban kesilen dini yapı, sunak.
Arkebüz: XV. yüzyılda Fransa'da kullanılmaya başlanan, taşınabilir ateşli
"Bu bir avuç kahraman asker arasında, hangisinin Enver
Pașa olduğunu evvelâ farkedememişler. Çünki, hepsinin kıyafeti basmacılarınkinin eşiymiş. Ancak Enver Paşa'yı ayağındaki kilotlu pantolon ve kolundaki pazubent içinde taşıdığı ve annesinin kendisine vermiş olduğu küçük Kur'an-ı Kerim'den tanıyabilmişler. Koynunda çocuklarının resmi de varmıș. Bu birkaç işaret onun hakikî hüviyetini meydana çıkarmış.
Enver Pașa'nın șehit olduğu yer, Maveraünnehr ismini tașıyan ve Afganistanla Türkistan arasında bir nehir civarıymış. İsmine Mezar-ı Hazret diyorlarmış. Orasını hâlâ ziyaret ettiklerini duydum. Dövüşmeye hazırlanan basmacılar,
silâhlarını oraya bırakıp, ertesi gűnü gelip alırlar, öyle dağa çıkarlarmış.
Enver Pasa'nın șehadeti 4 Ağustos 1922 de meydana gelmiş. Kendisinin ölmediği hâlde, ölüm haberini ortaya yayacağına dair yazdığı mektup da, benim elime o tarihte geldiği için, bu elim hâdiseye inanmadım. Mektupta verdiği talimata gõre, inanmış göründüm, tenbih etmiş olduğu gibi hareket ettim. Ölüm haberini verenlerin önünde ağladım, fakat içimden gülüyordum. Nasıl olsa bunun yalan olduğuna, günün birinde kocama kavuşacağıma inanıyor, böyle bir felâketin varlığını bile aklıma getirmiyordum. Herşeyden evvel memleketini, ondan sonra da yine seven ve düşünen kocam ölümünden sonra bile beni aylarca oyalayıp üzmemenin yolunu bulmuştu. Gerek mektubun elime varışı, gerekse ölüm hadisesinin aynı tarihte olması garip bir tesadüf eseriydi. Kocamın hakikaten ölmüş olduğunu üç ay sonra öğrendim ve ancak o zaman bu kara habere inandım.
Abıru: 1.Yüz suyu. 2.Irz, namus, şeref, haysiyet.
Acuze: Huysuz, yaşlı kadın
Adülkahır: (Ödül kahır) Pembe çiçekli, çok yıllık otsu bir bitki
Agâh: 1.Bilen, bilgili 2.Haberli
Akarca: Sürekli işleyen çıban, fistül
Altar: Adak adanan ve kurban kesilen dini yapı, sunak.
Arkebüz: XV. yüzyılda Fransa'da kullanılmaya başlanan, taşınabilir ateşli
Ayine yani (ayna) İskender Pala'nın bercesteler ve beyitler ile renklendirdiği deneme eseridir. Aslında Pala ayine kitabı ile bizlere ayna tutmak istemiştir.
Nükte yazısı bugünümüze ne kadar uyuyor. Yıl 2022 ve halk gelen zamlara isyan etmekte, bir ekmek 4 lira olmuş. Sanırım bizim idareciler de sabrımızı deniyorlar.
Kahve beyitleri, kahve