Günaydın," dedi küçük prens.
"Günaydın," dedi tüccar.
Susuzluk giderici haplar satan bir tüccardı bu. Haftada yalnızca bir hap yutuyordunuz ve hiç susamıyordunuz.
"Bunları neden satıyorsunuz?" diye sordu küçük prens.
"Çünkü çok zaman kazandırıyor," dedi tüccar. "Uzmanlar hesaplamışlar. Bu haplarla haftada elli üç dakika kazanılıyor."
"Peki ne yapacağım o elli üç dakikada?"
"Ne istersen..."
"Bana sorarsanız," dedi küçük prens, "dilediğimi yapacağım bir elli üç dakikam varsa, bir su kaynağına doğru gönlümce yürümeyi seçerim."
Uyanıyorum uyanıyorum
Dört duvar
Evet, dört duvar
Peki duvarın arkasında ne var— Duvarın arkasında ne var
— Bir çocuk, bir çocuk daha, çocuklar..
— Duvarın arkasında ne var
— Bir kaçlın, katolik, yas giysilerini çıkarmış
— Duvarın arkasında ne var
— Yaşlı bir adam, dinleniyor güneşte. #edipcansever #günaydın
Günaydın -.-
686 sayfalık kitabı nihayet bitirdim. Urfe, İngilizce Öğretmenliği yapmak için Yunanistan'da küçük bir adaya gitmiştir arkasında Alison adındaki sevgilisini bırakarak. Neredeyse hiçbir şey yapamadığı adada, yürüyüşleri sırasında daha önceden adını duyduğu Conchis'i bulmaya çalışır & en sonunda da bulur; asıl hikaye de tam bu noktada başlar.
Başlarda yeteri kadar mitoloji bilgim olmadığı için oldukça yavaş bir okuma yapmak durumunda kaldım, sadece mitoloji değil aynı zamanda Edebiyat, Felsefe & Psikoloji alanlarına da ait birçok terim, kişi de kitaba dahil olunca ortak okuma arkadaşımın da anlayışı sayesinde ağırdan alabildim. En başından itibaren gizemin baş unsur olduğu kitapta yukarıda bahsettiğim türler dışında aşk, cinsellik & tarihi kurgu da mevcuttu. Peki heyecanla okuduğum kitabı severek mi bitirdim? Hayır.
Fantastik ögelerin olduğu girizgah beni çok meraklandırmıştı, sonrasında acabalara düşüren gerçek mi hayal mi gelişme kısımları beni oyalamaya devam etti derken bu kısımların gitgide uzaması beni tabir-i caizse usandırmaya başladı. Nihayetinde son 70-100 sayfalık artık sonun netleştiği kısımlar uzadıkça & gerçekliğin kabulü için eklenen kişi & unsurlar detaylandırıldıkça sevmeden son 2 gün okuması gerçekleştirdim ne yazık ki.
Okuyacaklara şimdiden iyi okumalar -.-
"Gözyaşı ile yıkanan yüzden daha temiz bir yüz olamaz." Shakespeare
'Peki yıkayacak bir damla bile göz yaşım kalmadıysa. O zaman ne yapacağım shakespeare' Adaline
EFELYA'dan...
........
Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp:
“Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?”
“Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı.
“Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Şahsi bir şey değil
Menfi bir şey değil
Fuzuli bir şey hiç değil
Peki bunu kim okur
Bu duygu nasıl oluşur
Feryal Feryal
Alı al moru mor
İnandım inandım diyor ya şair
Şiirimiz mor külhanidir abiler
Biz de hoca girince sınıfa ayağa kalkılır
Günaydın arkadaşlar – sagol
Nasılsın asker
Soll
Hoca camide hoca camide
Asker ama neden kışlasında değil
Yerlerinize oturabilir arkadaşlar
Sessizce çocuklar evlerine dağılabilir
Duygu ayakta beklese de olur.
Ne Duygu hiç gelmedi mi bugün.
Peki ya her şey mükemmelse ama
bakış açımız bu mükemmelliği fark
etmemize izin vermeyecek kadar
küçük ve şartlanmışsa? Peki ya
mükemmellik bir varoluş durumu
değil de bir zihin durumuysa?
₺Günaydın 🙏 #iyipazarlar