_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder. ****** _Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
Ah, hep O’nun için okuyor. O var diye okuyor. O duyuyor diye. Kainatın Güneşi battığında, ne yapacağı­nı bilemiyor Bilal. Öyle derinleşiyor ki soğuk kuyular, ezan okumaktan başka bir çare bulamıyor. Fakat ezanın öyle bir yeri var ki, duyulur duyulmaz Mescid-i Nebe­vl'yi hıçkırıklar dolduruyor. Ashab-ı Kiram'ın gözleri­ne dalgalarını
Pdf~Şule Yayınları / 20. Baskı ••(156) İbnü'l-Esir, Üsdü'l-Gabe, s. 131. ••(157) İbn-i Asakir, Tarihu Medineti Dimeşk, C. 7, s. 137. ••(158) en-Neysaburi, M. (Müslim), Sahih-i Müslim, C. 4, s. 1910 (2458. hadis).Kitabı okudu
Reklam
Hangimiz bu kadar “Emin” olabilir, hangimiz bu kadar “Sıddîk”.
Peygamberliğini açıklar açıklamaz inanmıştı O'na. Bir an bile tereddüt etmemişti. O söylüyorsa doğruydu. Kendisine, "Arkadaşın akıl almaz şeyler söylüyor, Kudüs'e bu gece gidip geldiğini, göklere çık­tığını anlatıyor," dediklerinde, "O mu söylüyor bunu?" diye sormuş, "Evet!" cevabını alınca "O söylüyorsa doğrudur!" demiş ve soluğu Hz. Peygamber'in yanında almıştı. O sırada Hz. Peygamber Mescid-i Aksa'yı anlatıyordu. Sözünü tamamlayınca Hz. Ebu Bekir (ra), "Doğru söylüyorsun ya Resûlullah!" dedi heyecanla. O günden sonra "Sıddîk" denildi Hz. Ebu Bekir'e; yani "Çok samimi" ve "Çok sadık" olan! Kudüs'e gitmenin lafı mı olurdu, o daha büyük hususlarda tasdik ediyordu arkadaşını. Gökten vahiy geliyordu O'na gece gün­düz! O söylüyorsa doğruydu!
Sayfa 22 - Pdf~Şule Yayınları / 20. BaskıKitabı okudu
Cenâb-ı Allah'a şükürler olsun bugün bir kısım insanımız kendini Batı'nın bu bozuk aynalı pavyonunun loş koridorlarından kurtarıp güneş aydınlığına çıkmayı başarmıştır. Dikkatle bakın, yollarda, meydanlarda, çarşılarda, dükkânlarda, okullarda, camilerde onları göreceksiniz. Secdeli alınları şafak gibi aydınlık, mübarek yüzleri peygamber sünneti ile mühürlenmiş, kâfirleri taklit etmek için değil örtünmek için giyinmiş, şeytanın ağzı ile değil İslâm'ın tebliğcisi, materyalizmin işportacısı değil maneviyatın sakası, karanlığın yarasası değil aydınlığın kartalı, ölüm avcısı değil diriliş müjdecisi, nefsinin oyuncağı değil imanın bekçisi, terör makinesi değil hüzün sigortası, bozgun çapulcusu değil fetih akıncısı, yıkım amelesi değil yapım işçisi, firavun çetesi değil İslâm askeri... Şimdi Hakk'ın askerleri daha bir görünmek borcundadır. Ve kurtuluş günü geldiyse millet, hakkı batıldan ayırdetmek borcundadır. İnşallah!.. Ya Rahman, Ya Rahim, Ya Kerim Allah!...
Peki, nasıl parçalanacak emperyalist mengene? Bir yolu var mıdır bunun? Elbette vardır. Bir, savaşın koşulları emperyalizmin şartlandırmasının dışına çıkartılacak. İki, savaş alanı emperyalist ülkeye aktarılacak. İlk bakışta muğlak gibi görünmüştür düşüncemiz. Açıklayalım; materyalist bir düzlemde değil, vahiy düzleminde savaşacağız. Silahımız Peygamber ahlâkı olacak, Allah buyruğu olacak yani. Namaz olacak, oruç olacak, cami olacak. Ve ilk hedef materyalizmin çökerttiği insan, hem çökertilen kendi insanımız, hem batı insanı.
Sayfa 107 - İz YayıncılıkKitabı okudu
"İşte bu noktada ansızın güçlü bir alev gibi bir sezgiyle yanıp tutuşmaya başladı içim : Herkesin yapabileceği bir "iş" vardı ama kendi seçebileceği, tanımlayabileceği ve gönlünce yönetebileceği bir iş kimseye verilmemişti.Yeni tanrılar istemek yanlıştı, dünyaya herhangi bir şey vermeye kalkmaksa tümüyle yanlıştı! Uyanık insanları
Sayfa 155 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
76 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.