hudeybiye antlaşması sonrası umre yapamadıkları için moralleri bozuk olan ashabına Efendimiz kurbanlarını kesip tıraş olmalarını söylemişti ama bu emre kimse karşılık vermedi. kaynaklar Efendimiz’in bu duruma son derece üzüldüğünü üzülünce de eşi Ümmü Seleme’nin yanına gittiğini yazar. tıpkı ilk emrin geldiği o an yine eşine sığınıp onun sözleriyle teskin olduğu gibi. Ümmü Seleme’ye durumu anlatıp onunla istişare eder efendimiz. vahiyle muhatap olan bir peygamber olarak ‘aman kadın aklına mı danışacağım’ demez. ben bilirim, hiç demez. şöyle bir durum var, sen ne dersin, der. ümmü seleme o’na, ey Allah’ın Resulü, çık kurbanını kes tıraşını ol kimseye bir şey demeden emri önce kendin yap, der. ve Efendimiz eşinin tavsiyesine uyar. dışarı çıkıp dediklerini yapınca bir süre sonra diğer sahabelerin de emri yerine getirdiği görülür. bir akşam Mustafa Ulusoy bu tarihi anektodu anlatırken erkeklere hitap ederek kadınların kendilerine has bilgi ve idrak yetenekleri vardır bundan istifade etmesini bilin, dedi. ben bu söylemi eksik buluyorum, öyle demeyelim de herkesin kendine has bir idrak noktası, bakış açısı var diyelim. bu yüzden dinimiz istişare ediniz demiyor mu? Efendimiz’in bu ve benzeri olaylarla bize miras bıraktığı hakikatlerden biri de bu, ben peygamberiniz olarak hem dostlarımla hem eşlerimle danışarak hareket ediyor kendi aklımla yetinmiyorum. siz de danışın, istişare edin.
Yetim Çocuk ve Resûlullah Zaman Medine zamanı. Mescit’te, Kâinatın efendisi Muhammed Mustafa (s.a.v) İmamdır, ardında gökteki yıldızlar misali ashabı kiram, cemaat olmuştur. Bayram namazı kılınmaktadır. Namazdan sonra sarılırlar, bayramlaşırlar ve dışarıya çıkarlar. Dışarıda oynayan çocukları görür Allah’ın Resulü. Sevinir onları görünce. Asr-ı
Reklam
Bir gün, başta Ebû Zer (r.a.) olmak üzere muhacirlerin fakir olanları Peygamber Efendimiz’e gelerek şöyle dediler: “Yâ Resulallah, varlık sahipleri yüksek dereceleri ve dâimi nimetleri alıp gittiler. Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyor. Onlar sadaka veriyor, biz veremiyoruz. Onlar köle âzat ediyor, biz edemiyoruz.” Sahabîleri dinleyen Peygamberimiz, onların gönlünü şu müjdesiyle aldı: “Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden daha faziletli olamaz. Meğer ki, sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar. Her namazdan sonra ‘otuz üçer kere Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahu ekber’ derseniz, tamamı 99 eder. Yüzün tamamında da, ‘Lâilaheillallahü vahdehu lâ şerika leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadîr’ derseniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa, affolunur.” (Müslim, Mesacid: 146; Ebû Dâvud, Vitir: 2)
Keşfi Olmayanın Bilgisi de Yoktur - Garib Çoban
Allah bizi hakikati, adamlardan tanıyanlardan değil. Adamları hakikat sayesinde tanıyanlardan eylesin. İnsanlar o kadar çaresiz biçimde sevgisiz yalnız ve çılgınlar ki!.. Çılgın olmamak, çılgınlığın bir başka çeşidi olabiliyor. Keşif ehli Allah hakkında söylenmiş bütün görüşlere, bütün mezheplere, nihale ve milele muttalidir. Ve bilmedikleri bir
Hz Ali'den rivayetle Peygamberimiz (SAV): "İnsanlar üzerine bir zaman gelecek; önemsedikleri mideleri, şerefleri malları, kıbleleri kadınları olacak. Dinleri de altın ve gümüşleri olacaktır. Bunlar halkın şerlileridir ve Allah yanında onların nasibi yoktur." buyurmuştur.
Kainat Nasıl Yaratılmıştır Ve Yaratılış Amacı Nedir
Kainat Nasıl Yaratılmıştır ve Yaratılış Amacı Nedir ? Varlık yaratılmamıştı ve Allah’tan başka hiçbir şey yoktu. (bk. Buhârî, Megâzî, 67) Yüce Allah, zatının tanınmasını ve bilinmesini istedi. İsim ve sıfatlarının tecellisi olarak kâinatı yarattı. Bir hadis-i kutside yüce Allah: “Ben gizli bir hazine idim, bilinmek ve tanınmak istedim
Reklam
1.000 öğeden 601 ile 610 arasındakiler gösteriliyor.